31 Temmuz 2025 Perşembe

45 Dakika Yazıları - Temmuz 3

Kızımı (ve karnesini) bekliyorum okul kantininde, gelmelerine de tam 45 dakika var. Onları alıp sonra oğlumu (ve karnesini) almaya geçeceğim.. Beklerken, önce Küçük Joe'nun ikinci romanının yayınlanan son terfikasını hüzünlenerek ve biraz da Enki'ye sinirlenerek okudum, sonra çok yerde sesli gülerek dinlemekte olduğum ve (afedersiniz) "Gavat" karakterine koptuğum, "Sezen'i yetmez ama severiz"e kıs kıs güldüğüm, Fuat Sevimay'ın "Anarşık"ına gitti elim ama ı-ıh, okul kantininde dinlenmez şimdi deyip vaz geçtim. Ne yapayım ne yapayım? O zaman haydi; silmeden, düzeltmeden, ayın 3. ve son bilinçakışını yazayım. Seviyorum bu 45-dakika yazılarımı :) Aslında; fazla düşünüp taşınmadan, spontan yaptığım tüm deliliklerimi, seviyorum..

Bil bakalım bu sabah kiminle karşılaştık? 

Doğru bildin :)

Ben demiştim ona "bir defa karşılaşan artık hep karşılaşır” diye de hafife almıştı. Bu sabah karşılaşınca, yine o güzel gülümsemesiyle ve sarı köpeğiyle ben onu hemen tanıdım ama o beni önce tanımadı, tanımadığını da çaktırmamaya çalıştı. Sonra jeton düşünce: "aaaa ama bu imkansız, ben bir defa karşılaştığım kimseyle bir daha karşılaşamıyordum!" dedi gülerek... "Eh görsel hafızan bu kadar kötüyse, insanlarla defalarca karşılaştığın halde tanımıyorsundur" dedim gülerek :)) Bazı insanlar utanınca çok sevimli oluyorlar.. Ama tanımamakta da haklıydı; ilkinde aşırı sıcak bir yaz akşamı, üzerimde efil efil bir elbise, saçlarım omuzlara salınmış, hayat bana güzel halleri; bugün ise 15 derece buz gibi hava, kazak üstü yağmurluk, pantolon, saçlar topuz.. Kadınları tanımak hakikaten ne zor; özellikle çok "görsel dikkat" sahibi değilsen. Bukalemun gibiyiz, günümüz günümüze uymuyor.. Ama iyi oldu ayak üstü biraz konuşmamız, günüm güzel başlamış oldı. Zaten ne zamandır ona vermek istediğim bir makale linki de vardı. 

Temmuz 1 ve Temmuz 31'de karşılaşmamız ama sence de ilginç değil mi...? Temmuz'u açma ve kapama düğmesi mübarek. Ya da, sanki Temmuz'u bana yeniden sevdirmek için hayatın küçük muziplikleri... Peki bakalım..!

Aaa dur dur, dün de ilginç bir şey oldu. Doktor ikinci randevuda da MR çekmeyi reddetti (hmm fıtık, olabilir, olmayabilir de dedi! Tıpta ne evet ne hayır demek ne yahu?! Adam durduk yere içime Oğuz Atay kaçırdı!) ama yüce gönüllülük edip beni "fizyoterapi"ye (başından attı, öhöm) sevk etti, burada fizyoterapistini kendin arıyor, ancak aylar sonra buluyorsun (bir de cildiye randevusu böyle başa bela). 

Beş altı yeri aradım, en erken randevu Ekim ortası! İki yerde de telesekreter çıktı, mesaj bıraktım. Akşamın saat 20'sinde biri geri dönüş yaptı, konuştuk, tatlı bir kadına benziyor (kadın olması çok çok önemliydi, mutlu oldum) ve haftaya Pazartesi için randevulaştık! Bu kadar hızlı olmasına hem inanamadım, hem de çok sevindim ama kadının tam adresini istediğimde daha da büyük bir sürpriz beni bekliyordu: Psikanalistimin alt komşusu çıkmasın!? Annemin yorumu: "Aaa ne hoş, alt katta bedenin, üst katta ruhun rahatlayacak!" :))

Bu 4 katlı pembe apartmanda benim için gerçekten bir hayır var sanırım. Bir dahaki gidişimde diğer katlara da bakayım diyorum :P Belki holistik bir yaklaşımla, bir kapıdan çıkar, diğerine girer, huzura ererim. Aslında ilk katta taşlar, enerjiler vs ile uğraşan ezoterik bir kadın, ikinci katta da sürekli ot içen, tüm apartmanı kokutan halüsinojik bir genç var. İster misin local dealer'ımı ve yıldıztozcumu da bulayım, hahahah.. 

Vay be sevgili blog.. Vay be. 

Bzzzzt 45 dakikanız (tam zamanında) dolmuştuuuur.

EKLEME: Akşam yürüyüşünde yine karşılaştık :)))

24 yorum:

  1. bu akış yazıları çok güzel , yakın zamanda benim de böyle tesadüf üstüne tesadüf ile karşılaşmam oldu ve çok çok tuhaf hissettirdi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler! Ben de çok seviyorum bu spontan yazıları :)
      Demin yine karşılaştık :)))

      Sil
  2. Ceren, bu apartmanın hikayesi burada bitmemeli :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bitmez bitmez, her hafta gittiğim yer! :)))

      Sil
  3. Bir de buradan teşekkür edeyim destek için. :) Kucak dolusu sevgiler!

    YanıtlaSil
  4. Fuat Sevimay'ın Anarşık'ı benim de en sevdiğim kitaplar arasındadır. hatta tekrar okusam mı diyordum ki, yazını okudum, dinleyeyim ben en iyisi onu :)
    türkiye'ye geldiğinden şu mr'ı çektirsen mi şekerparem? bu ne yahu? tamam ota, b*ka çektirilmesine karşıyım ben de ama bazen de gerekli işte. bu ısrar kıyameti anlayamıyorum.
    karne günü, dolayısıyla "resmi" yaz tatili başlangıcı hayırlı uğurlu olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dinle dinle :) Gürsu Gür’ün seslendirmesi de güzel.
      Bu ikili bana Sezgin Kaymaz ve Emre Melemez ikilisini çok hatırlatıyor :)))

      Sil
  5. Yav bu yabancı doktorlarda MR çekmeme inadı nedir arkadaş?! Zararlıymış da bişeymiş de... Size ne doktor bey/hanım? Çektirmek isteyen zaten razı zararına, ne olduğunu bilmek istiyor insan işte! Gıcık oluyorum şu duruma. Yurt dışında yaşayan tüm arkadaşlarım yılda en az bir kez Türkiye'ye gelip doktora gidiyor. MR, röntgen, ultrason... Hepsini yaptırıyorlar. İlaçlarını alıp ne yapmaları gerektiğini öğrenip gidiyorlar.

    Altlı üstlü şifa merkezi olan pembe apartman tam hikayelik / filmlikmiş Ceren'im :) Tüm ağrılarına çare olsun <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet aslında beni Türk hekimlerine emanet ediniz lafını anladım ben

      Sil
  6. Karneler ve yaz tatilleri hayırlı uğurlu olsun, neşeli günler başlıyor demek ki! :))
    Aman çok iyi, fiyoterapist bulman iyi bir gelişme, sonucu da iyi olsun. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neşeli Günler :)))) Adiloş ve Müniroşlu olan evet!

      Sil
  7. Bu MR inadı garip burda başım ağrıyo diye gittiğinde direkt MR istiyorlar evet türk hekimlerine emanet olunuz. Hayırlı olsun karneler güzeldir eminim. Biz yanıyoruz siz donuyorsunuz nasıl iş bu. Hülya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hülya şimdi Günün Tortusuna iki video ekledim :)) umarım serinliği ferahlatır..
      Biz de güneşe hasret kaldık diyeceğim ama nedense yaz güneşine değil de ilk ve sonbaharın o tatlı güneşine diyeyim..

      Sil
  8. Selam Ceren,
    İş yoğunluğundan geç okuyorum blogları. Geçen yazını da okudum. Kızının yeni yaşını kutlarım, yavaş yavaş ergenlik başlıyor artık. Seninde ağrıların için haddimi aşarak yorum yapacağım kusuruma bakma. Bence fizyolojik bir sorunun, hastalığın yok. Yaşamında bir çok insanın hatta canlının yükü omuzlarında. Aman boşverci yapıda değilsin, bu hayatta çok koşturuyorsun be anacım. Sporların bile sıra sıra. Yavaş yaşamıyorsun bence, her saatin dolu. Kafa dolu bence.
    Kırklı yaşlar gençliğin en verimli zamanlarıymış, şimdi elliyle çok şeyin değiştiğini görüyorum. Bu yaşlarının kıymetini bil ve kendini yorma bu kadar.
    Bizim ülkede MR vermeseler kıyamet kopar, zaten devletin her yanını kemiriyor tüm kurumlar. Bence de her şeyde çektirilmemeli. Nasıl olsa devlet ödüyor, her isteyene veriliyor gereksiz. Bence sizde doktorların yaptığı doğru. Bel fıtığın olsa bile o bile çoğu sinirsel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olabilir ama desteğim olmayınca işler de kendi kendini görmeyince :) yavaşlamak pek mümkün değil ki

      Sil
  9. Karsilasmaniza cok sevindim desem ;- )
    Opuyorum seni C' cim. Kendine cok iyi bak.
    D u y g u

    YanıtlaSil
  10. Bazı şeyler tesadüf değil, evrenden mesaj. herzlichen Glückwunsch 🎈 umarım mail ya da telefon vermişsinizdir birbirinize (!) arkası yarın gibi bekliyorum . 😀

    YanıtlaSil
  11. “Bir defa karşılaşan hep karşılaşır” düşüncesi “Rosalie Blum” çizgi romanını hatırlattı. Tuhaf tesadüfler aslında tesadüf değil mi acaba? Pınar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatın bu döneminde iyi geliyor böyle şeyler.. :)

      Sil
  12. Yalnız annenin yorumu şahane değil mi :)

    YanıtlaSil