6 Haziran 2021 Pazar

2. ay özeti

Bundan sonra her ayın özetini, o aydan bana kalanları, düzenli olarak bloğuma yazmaya karar verdim. "Boşa geçirdim bu hayatı" sabit-fikrime bir tokat gibi, "bak bunları bunları yaptın, ama unutuyorsun, bu sadece basit bir hafıza sorunu" demek istiyorum.. Biriktirmek ve aslında yaşıyor olduğumu kendime kanıtlamak..

Bu ay zor başladı, güzel bitti. İçinde yaşadığım coğrafyaya dair havanın berbat durumu ve uzayan "kapanma" süreci nedeniyle oldukça depresif bir ruh haline girdim ve ne denediysem (vitamin desteği, uyku düzenlemesi, meditatif egzersizler) çıkamadım. Ben de tek bildiğim şeyi, işe yarayacağı kesin olan son çareyi uyguladım: bünyeyi hiç beklemediği bir anda şaşırtan ani bir ortam değişimi.. Fakat ne iyi geldi! En azından perspektif kazandırdı, zamanın durağan olmadığı, şeylerin değişebileceği üzerine bir umut verdi. Bıkkınlığa karşı umut..

Arınma ve iyileşme projeme başlamamın 8. haftası biterken, aynı zamanda Almanya'daki "kapanma süreci" de bittiği için (Pazartesi Aralık ortasından bu yana ilk defa okullar normal sistemle açılıyooooor!), aslında bu bir dönemin kapanışı ve yeni bir dönemin açılışına dair bir umut yazısı.. 

Bakalım neler yapmışım 4-8. haftalar arasında :)

KUTLADIM <3

Miniş kızım kocaman olmuş, 8 yaşına girivermiş! 8 sene nasıl geçti bilmiyorum; günler asla geçmek bilmezken, yıllar çabucak geçiyor! Nice mutlu yıllara canım kızım, neşeyle sağlıkla keyifle inşallah :)

ÖĞRENDİM:

Yeni mi öğrendin diyeceksiniz ama, bir şeyin düzelmesi için bazen iyice bozulması gerektiğini öğrendim. Misal yüzümdeki güneş lekeleri.. 40 yaşıma dek "afacan kız çocuğu" süsü veren çillerim, bu sene beni rahatsız etmeye başladı çünkü genişlediler ve birleştiler sanki. Hayatımda ilk defa cildiyeciye gittim ve bir krem kullanmaya başladım. Fakat bu krem yüzümü öyle bozdu ki, resmen cüzzamlılar gibi böyle soyulmuş, kanlanmış bir cilt! Ah dedim ne yaptım ben, iyice mahvettim.. Ama sonra, o lekeler iyileşti ve hakikaten çillerimde ve lekelerde ciddi bir azalma fark ettim. 

Sonra, bir de bahçe konusu var.. Aynı şekilde, bahçeye yeni çim ektim ama öncesinde tırmıkla kazmam ve yosunları temizlemem gerekiyordu, fakat öyle kötü oldu ki, bahçe bildiğin çamur, kel kel toprak öbekleri.. Fakat iki hafta sonra, çimler mini mini çıkmaya başladı ve şu an yemyeşil yumuşacık bir alanım oldu... Demek ki bazı şeyler iyileşmeden önce, iyice bozulması gerekiyor bu hayatta..... Belki insanlar arasındaki ilişkiler ya da yaşam yolundaki dönemeçler için de geçerli bu kural?

OKUDUM: 

Bu ay aradaki tatil sayesinde ortalamanın üstünde okudum ama bana kalanlar arasından tek bir paragraf seçmem gerekirse, şunu yazmak isterim: "Daha iyisini yazamayacaksam niye yazıyorum? Ama, kendi seviyemin çok altında kalsam da, kalemimin yettiği şu azıcık şeyi de yazmazsam, halim ne olur?" Pessoa - Huzursuzluğun Kitabı

Tamam bir de şunu ;) "Ya şimdi tembeldi demek doğru olmaz, amaçsızdı diyelim. Çok çalışırdı ama bir yere varmazdı çalışması, maymun iştahlıydı çok.. Bir şarkı yazıyor mesela, günlerce evden çıkmaz, sabahlara kadar çalışır, sonra vazgeçer. Niye vazgeçtin? İçime sinmedi. E dün çok sinmişti n'oldu? Hep böyleydi yani.. bitmiş işi yoktu. Aslında ergen kaldı Osman, büyüyemedi." Ayfer Tunç - Osman

Söz bu sonuncusu: "İnsan ya kendi kendine konuşur ya da kendi kendine yazar. Kendi kendine konuşmayı makbul saymazlar. Oysa ne fark var ki arada?" - Suzan Defter.

Haziran'ın ilk günlerinde de Yarim Haziran'ı yeniden elime almak iyi geldi. Özellikle şu satırları okumak (ya da Can Dündar'ın kendi ağzından dinlemek) de..

İZLEDİM:

Bu ay vakit buldukça Netflix'ten Broadchurch'u izledim, tipik bir klasik tarz İngiliz polisiyesi. Olivia Colman'ın kraliçeyi oynamasına öyle alışmışım ki, biraz battı gözüme ama DI Hardy tam benim sevdiğim (gıcık) tip dedektiflerden olduğu için keyifle izletti. İngiliz polisiyelerinde kimseyi "cicili bicili ve güzel" gösterme iddiası olmaması hoşuma gidiyor. Kirli saçlar, huysuz insanlar, eğri dişler...

Bir de Love, Death + Robots'un 3. sezonunu izledim ama ilk 2 sezondan sonra sanki lise öğrencileri tarafından dönem ödevi gibi hazırlanmış hissi duydum. Sadece "All though the house" (aynı isimdeki filme gönderme yapıyor evet) bölümü baya güldürdü. 

DİNLEDİM:

Bu ay en çok SYML - Mr. Sandman dinlemişim... 

MERAK ETTİM:

Bilimsel bir dayanağım yok fakat bir gözlemim var, fikirlerinize açıyorum: neredeyse aynı renk kavuniçi iki gül aldım ve birini bahçenin sürekli güneş gören yerine, diğerini ise sadece 2 saat güneş gören yerine diktim. Güneş altındaki neredeyse kırmızıya dönerken, gölgede kalan sarıya döndü. Acaba bazı çiçeklerde de, yapraklardaki gibi, fotosentez ile renk arasında bir ilişki mi var?

Ya da... ben asla sevdiğim gibi bir kavuniçi gül sahibi olamayacak mıyım???? 

BOL BOL PİŞİRDİM:

Mayıs ve Haziran'da Almanya'da bir kuşkonmaz manyaklığı yaşanıyor, ben de dahilim tabii. Üç dört günde bir kuşkonmaz pişirdim, hem yararlı hem faydalı :)) Yeşilini genelde salataya katıyorum ama beyazı Alman tipi beşamel sos, haşlanmış patates (biz kabuklu yiyoruz, annem çok kızıyor böyle ikram edilmez ayıp diyor ama hem yararlı hem faydalı diyerek delirtiyorum kadıncağızı) ile enfes oluyor. Kuşkonmazla ilgili ilginç bilgiler: 1). Afrodizyaktır 2). Yedikten 3-4 saat sonra çişiniz buram buram kuşkonmaz kokar 3). En son 24 Haziran'da yenilir, dini bir anlamı vardır bu tarihin, sonrasında tek bir kuşkonmaz bulamazsınız marketlerde..

Ortada ise bizim Ege bölgesinde de çok bilinen ışgın ya da rhubarb bitkisi. Bunu Ege'de nasıl yiyorsunuz lütfen yazın, burada biz reçelini yaparız (bazen içine çilek de eklerim ben, güzel olur) ve bir de turta yaparız. O da şahane olur.. Ben bu sene henüz turtasını yapamadım (üşengeçlik) ama şöyle oluyor:

HEM SİNİRLENDİM HEM GÜLDÜM:

Eşim sofrayı toplamış, tabakları makinaya "atmış", resmen atmış adam yaaaa!

Sonra nedense adım obsesife çıkıyor.... Ya da "her şeyi de sen yapma canım yaaa..." diyorsunuz, ooooof of, ben yapmayayım da kim yapsın?

ÇOK SEVDİM:

Tam bir dağ adamı olan oğlum, nereden kafasına estiyse bana çiçek buketi getirmiş.. Üstelik verirken "seni çok seviyorum" demesin? Eririm erirrrr.

DÜŞÜNDÜM:

Biz aslında bir nehir üzerinde botla sehayat ediyoruz. Bu nehir bazen azgın bir hâl alıyor, bazense sakin ve usulca akıyor. Nehir azdıkça benden beklenen elimdeki küreği yana bırakmak, botun yan halatlarına sıkıca tutunmak, yüzüme gözüme gelen buz gibi damlalara rağmen, botun alabora olmayacağına güvenerek beklemek.. Ve nehir elbet sakinleşince, yeniden asıl küreklere, yeniden manzaranın keyfini çıkart, kasılmış bedenini gevşet, rahatla.. Bu kadar! Oysa ben hep nehir azdıkça küreğe yapıştım, gözüme ağzıma giren buz gibi sudan yakındım, nehir sakinleyince de hep bir sonraki azgın anın beklentisiyle endişelendim. Böylece de ne durgun zamandan zevk alabildim, ne de zor zamanla başa çıkabildim.... Hatam tam olarak bu oldu....

HİSSETTİM:

Bu ay bu iyileşme projesinin bana gerçekten iyi geldiğini ama haftalık yazılar yerine aylık tek bir yazı yazmanın bana daha uygun ve sürdürülebilir olduğunu fark ettim :) Haydi bakalım, güzel geç güzel Haziran!

34 yorum:

  1. Ne çok şey sığmış bir aa. Bu fikri çok beğendim. Ben de çoğu zaman kendime "bu hafta hiç bir şey üretmedin" derken buluyorum. Belki haksızlık ediyoruz kendimize. yazmak bunu değiştirebilir. Hafızamız bize oyun oynuyor çoğu zaman. İlerde bizi terk etmezse hafızamız sadece onunla yaşayacağız sanki. Bu arada bulaşık makinasına benim de oğlum öyle atıyor:))
    Ben de bir daha ki ay kendime bir iyileşme projesi geliştirmeye çabalıyorum. Aylık bunu not etmek fikri bana da yakın geldi şu an :) Mayıs havalandı artık Haziran güzel geçsin:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de onu çok yapıyorum :( Hiç bir şey yapmadın, hiç bir işe yaramadın, ay hep bir suçlama yetememe.. Bari dedim yaptıklarımı yazayım da gözüm görsün.. Kesinlikle haksızlık ediyoruz çünkü.
      Evet yapın okuyalım, ne iyi olur :) Siz unutunca biz hatırlatırız hem.

      Sil
  2. Bu Osman'ın maymun iştahlılığı tam olarak hayatımın özeti sanırım. Bir de gökyüzünde mi bir şey var acaba bu ay? Ben de hayatımı sorgular moddayım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aman bendeki 2 senedir var, 40 yaş..
      Gökyüzündeki şeylere inanmayın, sorgulamak iyidir ama dozunda tabii.

      Sil
  3. şahane bir yazı olmuş :)
    Maya'ya uzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum. bir de hayatına hep güzel insanlar girsin diyorum :)
    bir yarı egeli olarak ışgın'ı bilmediğim için kendimi çok ayıpladım. hemen bizim BAL kızlara yazdım. yanıt gelince yazarım :)
    lekeler düzeldi yani, kendiminkiler düzelmiş gibi sevindim :) süper süper :)
    bulaşık makinasına çok güldüm. benim bir hocamın araba park edişine oğlu "park etmemişsin, terk etmişsin" dermiş. eşinin bulaşık makinasını yerleştirmesi de biraz öyle olmuş :P sürreal bir çalışma gibi duruyor özellikle çatal kaşık:P
    hep iyi ol, olalım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çoook teşekkürler <3 Hem Maya'ya hem Işgın'a el atmanıza.
      Lekeler düzeldi denemez ama çok gözüme batmıyor en azından ;) Sanatçı adamdan sürreal çalışmalar evet offff.

      Sil
  4. sevgili ceren
    kızının pastası çok tatlı:) Ve nice mutlu huzurlu yaşlara!
    o rengarenk kalemler de ne gözümü alamadım.
    Kuşkonmazı hiç tatmadım şimdi sen yazınca merak ettim. Tüm yazılarını sevmekle beraber bu tür aylık raporların hastasıyım. kendi içime dönüp bakmamı sağlıyor.
    umarım önümüzdeki ay daha neşe dolu ve dopdolu geçer.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler <3
      Bak çok kolay aslında kekinde biraz badem kırıntıları da var normal vanilyalı kek. Arasında ise bildiğin muhallebi çilek püresi ve çilek taneleri. Çileği çok tutuyorsun 1 kilo kadar! Sonra ikinci kat kek, sonra yine o karışım, en üste de kremşanti koyuyorlar ama ben yine muhallebi koydum hafif ve daha sağlıklı diye. üstünü de işte kafana göre süsle.. Çok sevildi :)
      Rengarenk kalemler bir de resim yeteneğim olsa :)))

      Sil
  5. Ne güzel yazmışsın yine <3

    2-3 yıl önce bir yazı yazmıştım, bazı yaraların iyileşmesi için yeni ve daha çok yara açılmalı ki onlar iyileşirken diğerleri de iyileşsin diye, onu hatırladım :) Arayıp buldum, linki bırakayım şuraya:

    https://nurruyakara.blogspot.com/2019/09/baz-yaralar.html?m=1

    Dibi görmeden yüzeye çıkamazsın derler o hesap galiba biraz :) Bir de okurken nedense aklıma önceden yazdığın "kızımdan/oğlumdan öğrendiklerim" yazıların geldi. Çok severek okuyordum onları <3

    Maya'ya upuzun, çok mutlu bir hayat diliyorum <3

    Kuşkonmaza bayılıyorum ama buralarda hiç yok maalesef. Bulanlara afiyet olsun, senin de ellerine sağlık :)

    Ne güzel geçmiş koskaca bir ayın, dolu dolu!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aman Allah korusun tatlım ya ne diyosun, yok yok hani derler ya Allah bu acıyı unutturmasın, o hesap aman... Ama yazın güzelmiş <3 Ya o yazılar çok iyiydi di mi... Defterlerine yazıyorum şimdi sadece onlara :)
      Sağol canım benim kızlarımız ikisi de bu hafta doğdu, ben de kuzuma çooook sağlıklı neşeli bir ömür dilerim tekrar <3

      Sil
    2. Çok güzeldi o yazılar <3 yaşarken zor şeyleri o kadar tatlı anlatıyorsun ki okurken kahkaha attıryorlardı :))) şu kızları bir araya getirdiğimiz - tabi asıl amaç bizim bir araya gelmemiz- günleri de görelim inşallah :D

      Sil
  6. Boya kalemleri aklıma rengarenk yünlerimi getirdi. Kolum sakatlanalı mecburen bıraktım ama aklım hala o rengarenklikte. Resme başlasam diye de düşünüyorum bu aralar. Rengarenk boyalar da ruhuma iyi geliyor:))
    Yaratıcı kaos diye bir kavram var. Hakkında çok bilgim yok ama anladığım kadarıyla, yapısını değiştiremediğin ve memnun olmadığın bir yapıyı en küçük parçalarına kadar ayrıştırıp sonra istediğin şekilde dizayn etme işlemine deniliyor. Senin "Bir şeyin düzelmesi için bazen iyice bozulması gerektiği" fikrine benzettim.
    Love, Death + Robots'un 3. sezonuna başlamadım daha ama diğerlerini oldukça beğenmiştim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özellikle hayat tek renge indirgenmişken..
      İlk iki sezonu ben de çok sevmiştim ama bu hayal kırıklığı yarattı ya da beklentim büyüktü..

      Sil
  7. heeepipööörteyy maya! ❤

    çok sevdim bu fikri, başlıklar da çok güzel. haziran sonu deneyeyim ben bunu. aylaaaaar sonra bir iki plan yaptım sosyalleşebilmeye dair. bu ay hayatımda azıcık renk olur da umarım hakkıyla yazarım bir şeyler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler 🥰
      Ben de yarın sabah en yakın arkadaşımla 6 ay sonra ilk defa kanlı canlı buluşucam acaio heyecan yaptım, gömlek falan mı ütülesem?!

      Sil
  8. Artık kocaman bir 8 olan Maya'cığı kutluyorum. Darısı 18'in başına! sağlıkla, mutlulukla... :)

    Almanya'daki kuşkonmaz günlerine tanık olmuştum, iki sene önce kızımı ziyarete gittiğimde bol bol kuşkonmaz yemiştik. Sonra geçen sene burada da epey kuşkonmaz sefası yapmıştık. Bu sene kuşkonmaz zamanı tam kapanmaya denk düşünce ve pazarlar da kapanınca daha az buldum, ama yine yemiş olduk.
    Bizde satılan daha çok yeşil kuşkonmaz. Onu tereyağı, sarmısak ve taze biberiye ile soteliyorum, et yanında güzel oluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çook teşekkürler <3 amin amin!
      aaa kızınız Almanya'da mı bilmiyordum! :)

      Sil
    2. İki sene önce, Erasmus'la gitmiş ve bir sömestr okumuştu. Şimdi Ankara'da. :)

      Sil
  9. Çok Güldüm : Bulaşık makinesinin ilk fotodaki haline :-)) Mutlu haftalar 🙏 🙋‍♂️

    YanıtlaSil
  10. Kızının yaşı uzun ömrü bereketli olsun.hiç kuşkonmaz yemedim denk gelirse alayım.Bazı sebzelere oto yedek parçası gibi yabancıyız buralarda 🙄 bir sebze olsam kuşkonmaz olurmuşum "hem faydalı hem yararlı"😄

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aminnn teşekkürler 🥰
      İlahi ya hiç düşünmemiştim sebze ya da meyve olmayı. Şimdi düşündüm galiba ben yeşil soğan olurdum salataların aranılan adamı :)))) meyve olsam sa kiraz olmayı isterdim bak!

      Sil
  11. Ben eşinin tabakları atışına! takıldım :) yani bunca yıllık evlisiniz nasıl koyacağını öğrenmemiş mi? ya da sen daha önce buna tepki vermiyordun yeni takılıyorsun buna. bende ev işlerinde ve düzeninde adeta bir robotum. tüm ev ahalisini de bu yönde eğittim :)
    minik kızın 8 yaşına gelmiş, nice güzel yaşları olsun. öyle çabuk büyüyorlar ki gerçekten anlamıyorsun. içinde olduğun zamanda çok yoruluyorsun ama sonra da çok özlüyorsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef canım Pelinpembesi, bak ben de eşim de tek çocuğuz ve ikimizin de annesi (farklı nedenlerle olsa da) evde yardımcıyla yaşamış kadınlar (kayınvalidem saraylı olduğundan, annemse çok yoğun çalışan bir doktor olduğundan). Eşim tek bir iş bilmez kahvaltısı dahi yatağına getirilirken, benim annem bana yatak çarşafıma varana dek değiştirtti, sorumluluk verdi. Dünyanın binbir türlü hali var, insan lüks içinde olsa bile güvenmemeli, bak şimdi her işimi kendim yapıyorum, mis gibi evim.. Kızıma da oğluma da öğretiyorum, görevleri var evde yaşlarına göre ama eşimden umudu kestim. Kendim yaparsam hem daha az zaman alıyor hem de enerji..

      Sil
    2. Ben bu tuzağa Türkiye şartlarında düştüm.Seninkine bakınca acım hafifliyor 😁 Avrupa'nın kucağında en elgama kocayı bulma ihtimali bilemedim haha az gülüp geleceğim(küfür edebilirsin relax)

      Sil
    3. Ay sende ne laflar var, sözlüğe bakıyorum devamlı :))) Elgama ne ya?!?

      Sil
    4. Elgama bknz:elinden iş gelmez,beceriksiz.Anne ve anneannemin deyişlerini koysak bir bilim çıkıyor ortaya:P
      Annem mesela beceriksiz birisini şöyle tarif eder "Elinden kör eşşek yem yemez"

      Sil
  12. Ben de sana uğramamışım ne zamandır ! Günler geçmezken yıllar geçip gidiyor sahiden.

    Aylık yazma fikri daha sürdürülebilir gerçekten, mimlere de baktım, hoşuma gitti. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  13. Ayyy Maya sekiz yaşında mı olmuş, dün gibi minicikliği :) Nice güzel yılları olsun :)

    Düşündüğün şey o kadar doğru ki. Düşünmeyi bitirip eyleme de geçsek biraz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O yine minicik ama sayılar büyüyor ben de anlamadım ki :)) teşekkürler!
      Aslında eyleme geçmek güneşli havalarda çok kolay da, biraz bulutlansa ben de yine depresif moda geçip basiretim bağlandı şeklinde dolanıyorum ona bir çözüm bulamadım!

      Sil
  14. Maya'ya gönlünce, uzun ve sağlıklı bir yaşam diliyorum. Yeni yaşı kutlu olsun! :)

    YanıtlaSil