12 Mayıs 2015 Salı

Exit through the gift shop (Banksy)

Daha önce Banksy'den bahsetmiştim diye hatırlıyorum ama aradım bulamadım, belki de arada sırada gelen şu ünlü ve yıkıcı "sileyim gitsin bu yazıyı, hiç olmamış" krizlerimden birine kurban gitmiştir. Banksy'yi seviyorum, bence kendisi tasarım ve görsel sanat alanında bir deha. Özellikle İsrail Filistin arasındaki duvara yaptığı işlerine büyük hayranlık ve saygı duyuyorum. Tabii gizli kimliği ve tanıyanların deyimiyle "göründüğü (ya da görünmediği) gibi olduğu" yönündeki duyumlar kendisine ilahi bir aşk duymamıza, bizi sadece sanat değil merak ile de cezbetmesine neden oluyor.

Dün gece sonunda zaman bulup Exit Through the Gift Shop'u izleyebildim. Tuhaf ama daha önceden izlediğimi ve hatta üstüne yazı yazdığımı da sanıyordum, ikisini de yapmamışım. Farklı bir kimliğim falan mı var, gece yürür gibi yazı mı yazıyorum bilemedim şimdi.. Neyse olsun bir daha yazayım.

Çok şenlikli bir filmdi bence. Modern sanatı ve sanatın sanatçıdan çıktıktan sonraki evrimini muhteşem tiye alıyor, tipik bir Banksy yapımı. Bana kalırsa (ki biraz araştırdım sadece ben değilmişim böyle düşünen) filmin temel karakteri Thierry Guetta tamamen sanal bir zat-ı muhterem. Hani Banksy'nin sanat "eserleri" yanında yarattığı bir sanat "adamı" gibi birşey bence. Ama can alıcı nokta, var böyle adamlar, "sanatçı"lar. Yani aslında yaptıkları saçma sapan, hiç bir sanatsal boyutu olmayan, "çöp" tabir edilecek kalitesiz işler olsa da deli gibi satıyor, tutuyor, acaip paralar dönüyor ortada. Üstelik bir çok araştırma da yapılmış, "sanatı yapmak, belli değer biçmek değil, satma tekniğidir ün kazandıran" deniyor. Bir çok sanat eleştirmenini bir odaya topluyorlar ve ufacık bir çocuğun elinden çıkmış karalamaları "ünlü bir sanatçı" süsüyle sunuyorlar, eleştirmenler sadece karalamaları sanat olarak betimlemekle kalmıyor, üstüne bir de fahiş fiyatlarla değer biçiyorlar. Bir başka örnek, Banksy kendi paha biçilemez eserlerini yine bir dahiyane proje mantığıyla bir köşede satmaya çalışıyor, "bunlar gerçek Banksy olamaz, sahte bunlar" diye almıyor kimse. Kendisi de tasarımcı ve sanatçı olan eşim hep der "sanat nedir, sanatı sanat yapan hangi belirleyicilerdir, asıl soru bu" diye..

Mr. Brainwash adıyla kendini ortaya atan Guetta'nın normal bir sanatçının çok pardon ama kıçından çıkmışa benzeyen "sanatı"nın önlenemez yükselişi arasında tabii ki ticari kafası var, adam 5 dolarlık tshirtleri 1000 dolara satabildiğini söyleyerek başlıyor zaten hikayeye. Gerisini Banksy'nin sunum dehasına bırakalım, oldukça keyifli bir izleti. Tavsiye olunur.

5 yorum:

  1. Çok merak ettim bence konusu baya iyiymiş. İzleyeceğim filmler arasında notumu aldım

    YanıtlaSil
  2. Izlemistim, cok etkileyici (ve muzur) bir belgesel. (Muzur'u dogru mu yazdim bilmiyorum ama:P)

    YanıtlaSil
  3. Ahh nasıl da şu sıralar kafamı kurcalayan ve eşinin de dediği gibi sanat nedir ve onu sanat yapan hangi belirliyicilerdir sorusuna cuk oturan bir yazı olmuş:)
    Bazen ben de yazdım sanıp yazmadığımı görüyorum. Sanırım yazmayı içten içe çok istemekle ilgili. Bazı olmamış olayları da oldu sanarım ben mesela veya hayal ettiklerim sanki olmuş, yaşanmış olaylar gibi gelir. Umarım şizofren falan değilimdir:)
    Geçen gün gazetede okudum deli oldum. Otheby's Müzayede Evi'ndeki açık artırmada, 1970'de yaşamını yitiren Rus asıllı Amerikalı ressam Rothko'nun "Adsız (Sarı ve Mavi)" adlı eseri 46,5 milyon dolara alıcı bulmuş. Yaklaşık 2,5 metrelik bir tabloymuş ve yalnızca parlak sarı ve mavi renklerden oluşuyor. Yani sadece ortadan bölünmüş iki renkle boyanmış bir tabloya ki sanat mı değil mi tartışılır işte, insanlar tonla para döküyorlar. Hayret ediyorum. Bazen aklımdan şüphe de ediyorum benim göremediğim ne var acaba diye. Hele şu tasarım olayları yok mu, yurt dışında duyduğum, okuduğum ve geçenlerde izlediğim kadarıyla tasarım ürünleri hep daha uygun fiyatlara satılıyor ama bizim ülkede tam bir deli saçması. İşin içine tasarım ismi karışınca fiyat hooop 2 ye 3 e katlanıyor.
    Sanat değişik bir kavram, karmaşık, ikircikli. Ay çok gülüyoruz çocuk çizimlerinden beter çizimlerle dağ bayır dolaşıp resim yapan bir kadın var üstelik de tv de program yapıyor inanamadık görünce:) Vallahi ben baka baka daha güzel çiziyorum. Harcanıyorum diyorum kendi kendime. Şimdi ben de kendime sanatçı desem mi acaba ondan iyi olduğum için? Ahh bunun üzerine günlerce konuşabilirim. Filmi merak ettim. İnternetimin keyfi yerine gelirse bakayım bir arayayım bulabilecek miyim.
    Sevgiler, öpüyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O tabloyu biliyorum daha doğrusu Rothko'yu biliyorum tarzı hep aynı ve ben de senin gibi düşünüyorum ama gel gör ki, bir tablosunu görmüştüm özel koleksiyonuna almış olan birinin evinde (kendi gözümle değil canım, izlemiştim tv'de) inanılmaz güzel duruyordu evde, o an demiştim aa hakikaten bu sanatmış yahu.. Yani biraz da sanatın durduğu ortama da bağlı olabiliyor o tip daha soyut eserler. Yine de ben hala bazı bienal eserlerini bile pek anlamıyor, beğenmiyorum, o noktada da işte eşimle tartıştığımız durum aslında sanat tamamen insanın özel hissi, koku gibi, kişiye özel bence.. Ama bazı kokular mesela çok büyük kitlelerce beğeniliyor, aynı şey işte..
      Özel tasarım burada da çok pahalı, el işi girmişse hele offf ama seri üretim tasarımlar evet baya ucuz :) Bizdeki durum bazen tam tersi oluyor di mi.. sadece adı olduğu için üç beş katı oluyor.. Acaip.

      Sil