25 Mayıs 2015 Pazartesi

Evropalı neden bizden ileride

Biz ve onlar edebiyatı yapmak istemiyorum, hiç sevmediğim bir şeydir bu arkasında eksik özgüven ve kompleksler gizli, açık ırkçılık. Fakat birkaç nokta var ki, son zamanlarda çok karşıma çıkıyor ve bence sadece biz Türklerin, Akdeniz insanının ya da genel anlamda tüm insanlığın öğrenmesi gereken, bizi genel anlamda insan olarak ileriye götürecek davranış biçimleri. Örnekler gerçek hayattan, benim çevremden.

Eşim bir dönem evden çalıştı ve resmen saatini kurdu, 7'de uyandı, duşunu aldı, muslisini yedi ve 8'de masasının başına oturup 12'ye dek çalıştı, 1 saat öğle arası verdi ve sonra 5'e dek yine arasız çalıştı! Ne pijamalı şekilde, ne arka planda TV açık, ne mutfağa gidip gelip kaytarma.. Çalıştı adam evden. Ve sonra kendim iş hayatına girdiğimde fark ettim, bizimki gibi yasak ya da kapalı olmadığı halde kimse iş saatlerinde facebook, youtube, instagram gezmiyor. Kimsede işten kaçma azmi, mümkünse hiç birşey yapmadan hatta daha iyisi başkasına yaptırarak para kazanabilme hayali, iş yapar gibi gözükürken aslında hiçbirşey yapmama alışkanlığı, işe gitmeyi, iş görmeyi bir "zaruret" yani katlanılması gereken birşey gibi görme hali yok.. Herkes tıkır tıkır işini yapıyor ve herkesin yaptığı işe saygı gösteriliyor. Sokaktaki çöpçü de, hastanedeki doktor da kıymetli, önemli. Bunun kökeni protestanlığa dayanıyor da diyebilirsiniz ama seküler bir ülke burası ve işi Allah'a değil, insana bırakmak da o işin layıkıyla yapılacağı garantisi içeriyor.

İkinci örnek yine eşimden. Kızım 1,5 yaşında falandı ve eşim ufak bir iş seyahatine gitmiş, dönüşte onunla lego oynayacağına söz vererek evden çıkabilmişti. Aradan iki gün geçmesine ve bebek kafasının bu sözü hatırlamasına mümkün olmamasına, döndüğünde deli gibi yorgun olmasına, aç olmasına rağmen, daha duş bile almadan, sırf "kızıma söz verdim" dediği için, yere oturdu ve onun uyku saati gelene dek onunla oynadı. Çünkü "söz vermiş"ti. 1,5 yaşında bile olsa, onu bir "insan" olarak görmüş, o unutsa dahi kendi unutmamıştı.

Üçüncü örnek dağın başından, en yakın köy yürüyerek 1 saat uzaktaki bu yerden. Bu yalağa kasalarla içecek konulmuş, yanında da kapağı açılan bir metal kutu. O yalaktan bir içecek alıyor, parasını o metal kutuya atıyorsunuz. 3-5 günde bir içecekleri koyan gelip biriken parayı alıyor. Ben bu fotoğrafı çektiğimde, kutunun içinde 54 euro birikmişti. Kapak açılıp kapanıyor, içinden tek bir kuruş alınmıyor, içeceğin ücreti tam tamına ya da fazlasıyla bırakılıyordu. Çünkü bencil kültür dediğimiz bu kültürde insanlar her an başkasını da düşünüyor.

Son örnek, yakın arkadaşımdan. Çocuklarımızı beraber büyütüyoruz ve yaşadığımız her sorunda birbirimizi arıyor dertleşiyoruz. Dikkat ediyorum ben hep kendi dışımdaki olayları anlatıp, zavallı edebiyatı yapmaya, kendimi acındırarak yükseltmeye yönelirken (örn. delirmek üzereyim, dün gece 15dk'da bir uyandı, devamlı kucak istiyor, yemiyor, ufacık kaldı vs.) o hep bana önce olumluları sayıp sonra olumsuzları nasıl değiştirebileceği hakkında okudukları, denediklerini anlatıyor (örn. aslında her zaman çok verici bir çocuk ama bu sıra oyuncaklarına karşı bir kalkan geliştirdi paylaşmak istemiyor, çok zorlanıyorum ama bunun bir gelişim dönemi olduğunu okudum). Yani hiç bir getirisi olmayan dert yanma değil, zorlukları nasıl aşabileceğimiz üzerine kafa yorma, yaratıcı problem çözme, eyleme geçme..

Yani insanlar tembel, bencil, kandırmaya ve olumsuza odaklı değil ve bunun meyvelerini de "1. dünya ülkesi" vasfına sahip olarak topluyorlar..

28 yorum:

  1. Cerenciğim, bunlar şahane özellikler; verdiği sözü tutma, hiç kimsenin görmediği yerde de dürüst olma, başkalarının ihtiyacını düşünme, disiplinli olma ve hayata olumlu yönden bakıp, şikayet yerine çözüm üretme... Çok lazım bunlar çoook...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım artar Yüzyıllık Konak.... Belki de o çok izlenen tecavüzlü vsli diziler yerine bu tip huyları öne çıkaran o eski TRTnin öğreten adam yayınları olmalı hakikaten (ondan da bıkıyor halkımız, bi dengeyi tutturamıyoruz)

      Sil
  2. İş yapar gibi gözükme tam bir şark kurnazlığı. Buraya gelince beni çok şaşırtmıştı ve yıldırmıştı. Hele tek bir kişi böyle zannederken aslında bunun yaygın bir davranış olduğunu anlayınca. O zaman beni de enayi gibi görüyor bunlar diye düşündüm. Ama sorun sadece bir kültürün iş hayatı etiği, anlayışı değil bence. Daha karmaşık. Avrupa'da işini yapıyorsun ama karşılığını da alıyorsun. Burada köle gibi çalışıyorsun ve aldığın para kiranı karşılamıyor. E o zaman motivasyon kalmıyor. Orada fazla mesaiye kalırsan tıkır tıkır ücretini ödüyor. Burada yok öyle bir uygulama. E o zaman adamın da mesai saatine saygısı oluyor.
    Arkadaşının akılcılığına bayıldım bu arada. Bu yakaladığın nokta bence de çok tipik avrupalı davranışı. Bilgiye, akıla dayalı bir yaşam biçimi var gerçekten de.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yerinde bir tesbit ama çok iyi kazanan arkadaşlarım var ve onlar da aynen bu şekilde kaytarmaya odaklı :/

      Sil
  3. Ne güzel bir yazı. Açıkçası adına özentilik de ister ırkçılık vala biz de olmayan medeniyete, insanlığa, saygıya imreniyorum. Ve her yurt dışına çıkışımızda bir çok değeri tekrar tekrar sorguluyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki ben de sorgulaya sorgulaya kendi kültürüme yabancılaştım :( Hoş belki kendi kültürümde yaşasam dışarda olduğumdan da yabancı hissedecektim bilinmez..

      Sil
  4. Ben de bir tane ekleyeyim bari:) Kanadali nisanlim Turkiye'ye ilk gidisimizden sonra, soyle bir yorum yapti: "Turkiye'de erkekler kadinlara oyle bir bakiyorlar ki, tehnada yakalasa parcalayacak gibi. Begenerek bakmiyorlar. Senin yaninda yururken sana oyle bakan bir suru adam gordum, ve senin icin endiselendim, Kanada'da da erkekler kadinlara sadece begenirlerse bakar. Kadini etkilemek icin ona sevimli gorunmek zorundayiz... Bu kadar ulke gezdim, hic bir ulkede kadinlara Turkiye'deki gibi 'sevmek degil parcalamak icin' gibi ofkeli bakan bu kadar cok sayida adami bir arada gormedim. Isin garip yani, yaninda benim oldugumu farkeden adamlar bir daha bakmadi. Cok acaip, 'baska erkegin alani'na bakmiyorlar demek ki..."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim eşim de ilk geldiğinde "neden sokaklarda genellikle erkekler var?" diye sormuştu, o ana dek benim hiç dikkatimi çekmemiş, şaşırmıştım..
      Aslında bakalar yine başka erkeğin alanı kamu alanı sanan çok ;)

      Sil
  5. Bir "alman" ilkokul müdürü bir "türk" cocugunu dövdü. Aralarinda 50 yas fark var.
    Kimin ileride kimin geride olduguna biz karar veriyoruz. Bu tariflerimizin devamli degisebilmesi ilginc degil mi?
    :-)
    Özlem

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haberlerde çıkacak kadar ender olaylar bunlar, oysa Türkiye'de okulda dayak yemeyen var mıdır, bir düşün bakalım

      Sil
  6. Utanç duyuyorum kendimden, millet adına değil.
    Bir de Aussieler var tabi.

    Bunları söylemen iyi oldu, dikkat etmek lazım. Sana iş yerinden ders çalışırken, kendime söz vermeme rağmen, blog gezerken yazıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir de Benedicte var hahahaha
      Muck ilişmiyorum sana ders çalıştığını biliyorum da ;)

      Sil
  7. Çok etkilendim yazıdan. Çok çok hoşuma gitti tespitler.. Bir de şeyi merak ettim.. Avrupalı insanlar, "biz Avrupalıyız, şöyle mükemmeliz böyle mükemmeliz. Fakat diğer az gelişmiş ülkeler şöyle geri şöyle kötü" dedikodusu yapıyor mu Ceren?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dün bu konuda bir yazı çıktı medyada ama şöyle kötü böyle kötü değil de, Türkiye'de neden RTE bu kadar tutuluyor diye sormuşlar ve demişler ki Almanya gibi ülkelerde insanlar belirli bir yaşam standardı yakaladığı için özgürlük, insan hakları, çevre gibi konular onlar için önemli ama Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde bu kavramlar hala soyut çünkü insanlar sadece daha çok nasıl kazanabilirim, kendimi çocuklarımı nasıl geçindirir rahat ederim kavgasında, dolayısıyla kim ekonomik refahı vaadederse tabii ki o kazanacak.. Doğru.

      Sil
  8. Gerçekten de harika özellikler..Keşke tüm insanlık böyle olsa, o zaman dünya ne kadar güzel bir yer olurdu. Ama şikayet etmek yerine işe kendimizi değiştirerek başlamalıyız ve olumlu örnek olmalıyız, en azından kendimiz için...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umut bu işte... Fakirin ekmeği :) Ben de öyle düşünüyorum... Keşke bu olumsuzluk yerini umuda bırakabilse..

      Sil
  9. Kendimi övmek için söylemiyorum ama eşim de ben de böyleyiz ve bu yüzden bizim ülkemizde barınamadık diyebilirim. Üniversitede meyve veren ağacı taşladılar resmen. Artık kısmet başka yere inşallah

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya sonuçta biz bilim insanları belirli bir ülkeye değil insanlığa hizmet ediyoruz Gece'cim, o nedenle nerede olduğuna takılma, önemli olan üretmek, güzeli yaymak. Kim kıymetini biliyorsa ordasın işte bu kadar basit.

      Sil
  10. Ben evden calışsam, işin yetişeceği son güne kadar eller cepte kahve ustune kahve icerek boş boş dolaşırdım. Sürekli olarak çalışmam lazım der, bunalır daralır ama bir turlu çalısamazdım. yıllardır konuşmadığım arkadaşlarımı aramaktan, ev temizliğine, tarifi beni aşan pastalar yapmaktan, plants vs zombies survival endless'da 100. Leveli geçme calışmalarına kadar her şeyi yapar, en son da işten ayrılırdim. 😀

    YanıtlaSil
  11. Bunu bir turlü yazmadığım doktora tezime dayanarak söylüyorum. Yani tamamen gercek 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. nası yaniii yaptın bunları ve sonunda da doktorayı bıraktın öyle mi*?? :D

      Sil
  12. Valla dersler, yeterlilik, tez onerisi hepsini yaptim, ama tezi yazmadim. 3 yıldir falan da ugramiyorum, kayit yaptirmiyorum. Artık atılmışimdır heralde, ne oldu bilmiyorum 😀
    cok sıkılmıstım artık, Ceren. Ben hep yukarda anlattığim tarzda bir ögrenci oldum, ama hep son anda bir heves, istek gelirdi. Yapar yetistirirdim. iyi notlar, olumlu geri donuslef alirdim hocalardan da. Ama artik yas 30'u gecince, ende hadi film izleyelim diyen bir koca olunca, ben de tam gun baska bir iste calisinca( ing ogretmeniyim) hic ama hic icimden gelmedi. Oneriyi kabul ettirdikten sonra, biraz dinlenmek icin ara verdim. 5 yil falan oldu 😀 arkama bakmadan kaçtim 😀

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. boşver en iyisini yapmışsın, insanın içinden gelmeyince olmuyor. her alanda koşturmaktansa, hepimiz gerçekten sevdiğimiz istediğimiz şeyleri yapalım bence, insan hakikaten daha mutlu oluyor hayat kısa.....

      Sil
  13. a aa ben bu yazıyı kaçırmışım kınıyorum kendimi valla:))

    şimdi efenim şöle düşünmekteyim gittim gördüm gezdim tecrube ettim yani öle oturduğum yerden sallamıyorum sallayan arkadaşlara selam olsun:))

    ceren milletlerin karakterstik özellikleri olduğunu düşünüyorum uzun zamandır.
    yazacağım amma bi türlü toparlayamıyorum plan proje lazım ki ben hem akdenizli hem şarklı olduğum için bi 5 sene geçer heralde bunu toparlyabilmem için.

    senin kültür şokun aslında tamamen alman disiplini alman düzenliliği alman dakikliği vesaireden aslında...

    azcık akdenize in mesela orada avrupa ama hiç alakası yok.
    azcık batıya git mesela ispanyaya portekize alakası yok.

    yannız bizde başka bi problem var...
    akdenizlilikle ortadoğululuk karışmış ortayada boktan bişi çıkmış yahu.

    hani nasıl desem kaypak...
    fırdöndü...
    sızlanan ağlayan şikayet eden bin türlü.
    yaparız hallederiz abiler.
    bak bu çok önemli konu araştırma konusudur aslında.
    hallederiz abi.
    çözeriz.
    kolay o iş.
    ben de tamam:))

    sosyal ekonomik kültürel etkileri illaki vardır var amma...
    karakterimiz böle millet olarak.
    kıçında don olmadan saraylarda oturanı alkışlayan hangi millet var kardeşim.
    çaldıysa benden çaldı sana diye kavga çıkaran hangi millet var allaşkına.
    yok yani yok.

    uzatmayayım...

    ben de bi örnek vereyim gideyim...
    yaşadığım şehirde plajlar var adı afilli böle bilmemne beach felan filan diye.
    eh oralara gidiyoruz arada.
    bi gün benim hatun dediki a aa bide halk plajı varmış orayı görmek istiyorum.
    piki dedik gittik.

    abi allah muhafaza...
    hakkaten allah muhafaza.

    bölesine turizm başkenti şehrin göbeğinde beyaz donla denize giren adamlar var doktor.
    paçaları sıvayıp beyaz atletle kızgın kumların stğnde mangal yapan abiler var böle yiyecek gibi bakan.

    ben statülere inanmam teorik olarak...
    zengin değilim.
    sıradan orta gelirli biriyim.
    gittiğimiz dandik beachlerinde fiyatı 10 liradır 20 liradır ha öle aman aman ben lüks yerlere giderim değil mevzuu.

    ama allah muhafaza ceren bırak hatunu öle bi baktılar ki ben artık lan bize tecavüz edecekler heralde burda ikimize birden diye derin düşüncelere daldım.

    seni burda denize sokmam ben dedim.
    aman diyim.
    aman aman.

    vakit geçti hatunun babasıyla otururken bu muhabbet geçti.
    ben de anlattım.

    başladı vay ben halkcıyım halkını mı küçümsüyosun ne demek bu sen kendini ne sanıyosun.
    onlar da halk didi.

    evet onlarda halkta.
    halk ithal edelim kardeş mümkünse.
    aynı havayı soluyoruz yahu.

    gözümüzün içine baka baka bildiğin bıyık burkan kızgın kumlar üzerinde mangal başındaki abi halksa.
    benim bu halkla sorunum var.
    var yani.

    kimse kusura bakmasın burda halk halk şovuna çıkmasın...
    bunca rezalet bunca kepazelik işte bu halk sayesinde 13 yıldır başımızda.

    ha halk yalakalığı yapacak olan vardsa bana gönder sen.
    o halk plajına gitsin.
    bi saat dursun.
    sağ salim çıkabiliyosa ellerinden öpeceğim:))

    neydi o italyandı galiba gelinlikle onca yeri dolaştı da...
    bizim memlekete gelince dakkada tecavüz edip öldürüverdlerdi kadıncağızı.

    allahtan gezi gençliği var da...
    enseyi karartmıyoruz.
    yoksa çekilir dert değil benim memleket.

    çekilir değil benim halk.

    vallahi değil.

    neise sen kültür şokunu atlatamıyorsan bana bi haber ver.
    hallederiz konuyu.
    çözeriz.
    tamam konu bende.

    :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla atlatamıyorum ve de atlatamayacağım sanırım, aradaki kontrast çok fazla, gözümü çok alıyor kör ediyor.
      Bak mesela şu geldi bu hafta başıma. Benim bi külüstür bisiklet var, bana anka kuşu gözüküyor. Boy 160 olduğu için çocuk velespiti bu, rahat ediyorum. Neyse ben bunu yağmurlu bir Mayıs sabahı tren istasyonuna bıraktım ama orda kapalı alanda yer yoktu duvara dayadım. Nitekim yağmur dinmedi sonra ben de unuttum aradan 1 hafta geçti, gideyim alayım bisikletimi dediysem.. Yok bisiklet. Bizim beye dedim "çok muamma bir hal geldi başıma, açıkla bana sen kendi kültürünü şimdi.. bu bisiklet öyle külüstür ve çocuk bisikleti ki çalındı dememe imkan yok, ne oldu ne hal geldi gariban bisikletimin başına". Eşim tabii Aleman, dedi "nereye bıraktın?" dedim "duvarın dibine" dedi "hmmm". Yani polizei gelmiş benim bisikleti o duvarın dibinden almış götürmüş. İyi dedik yeni bisiklet alıciyz parayı denkleştirip..
      Bir hafta sonra aynı duraktan biniyorum trene, ana! Benim bisiklet mi o?! Geri gelmiş ayol. Polis geri getirmiş bırakmış kapalı alana ama lastiklerini indirmiş, o minik ne diyorsunuz siz erkekler, lastiğe takılı sübap mı nedir, onları almışlar. Yani "bu bir uyarı" olmuş bildiğin.
      E ben de bıraktım bisikleti orda, 2 haftadır duruyor, merak içindeyim olay ne boyuta varacak, sosyal deney bu benim için.. Pek de yanaşmıyorum hani sivil polis olur ceza keser.
      Yani diyeceğim o ki..
      Adamlar 1. dünya ülkesinde özgürlük demokrasi falan çözmüşler böyle işlerle uğraşıyoruz biz.. Bir de bizim ülkeye bak. Dedim ve gittim.

      Sil
  14. Yeni Türkiye'de moda kandırmak, enayi yerine koymak, şark kurnazı olmak, dolandırmak. Doğudakileri "pis" der aşağılarız, "batıdakileri "gavur der aşağılarız. en mükemmel biziz ya amma da uyanığız. Doğruluk dürüstlük bu ülkede sadece "enayilik" oldu üzgünüm...
    Biz de bu saçmalıklar içinde "bilim" insanı olmaya çabalıyoruz. şaka gibi üç bin lira maaşla :)) maaşında da, dürüstlüğünde de değilim ya keşke özgür bıraksalar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Uyanıklık" bi vasıf di mi bizde hakikaten doğru...

      Sil