1 Mayıs 2015 Cuma

Bayramsızlık coşkusu

2010'da Avustralya'dayken günlerden 1 Mayıs olduğunu hayatımda ilk kez unutmuş, ertesi gün memleketten haberleri izlerken fark etmiştim. Çünkü o memlekette ne tek bir pankart asılmış, ne bir kutlama olmuştu. 2011'de Almanya'ya taşınınca daha da şaşırdım, burada 1 Mayıs kutlanıyordu ama İşçi ve Emekçi Bayramı olarak değil, geleneksel "Mayıs Ağacı"nın (Maibaum) göndere dikildiği gün olarak kutlanıyordu! "Maypole" isminde Kuzey Amerika'da ve Avustralya'da da kutlanan bu festival, köklerini Paganizm'den alıyor ve işçilerle hiç bir alakası olmadığı gibi, tam 1 Mayıs'a denk geldiği için resmen işçi bayramı yerine kutlanıyordu. Nasıl olabilirdi bu?!

Sonraki yıllarda Maibaum Festivaline alıştım, sever oldum, benim de aklıma işçi ve emekçi bayramı gelmez oldu. Akşam haberlere bakmasam bizim gibi "gelişimini tam tamamlayamamış" ülkelerde yaşananları görmesem, 1 Mayıs öylesine geçip gidecek.. Tabii ki Gezi Olayları sonrası, geçen yıl kutlanan İşçi ve Emekçi Bayramı çok daha hareketli ve olaylı geçmeye başladığı için, yine unutmak mümkün değil.

Bugün tatildi burada, tatil denince burası bir Zombi Apokalipsi'ne dönüyor, bahsetmiştim. O kadar bomboş ve sessiz oluyor ki sokaklar, evde bitkilerden biri yaprak döktüğünde, yere düşüşünün çıt diye sesini duyuyorum.Biraz ürkütücü bir durum. Bir gün önceden insanlar marketlere akın edip birbirinin elinden son domatesleri, ekmekleri falan kapıyor (Almanların tatil günü öncesi girdiği psikoloji çok acaip hakikaten) üstelik cumartesi tekrar açılacak marketler, neden böyle istifleme halinde insanlar anlamıyorum.. Belki de ertesi gün herkes evinde gizlenip devamlı yemek yiyor, olabilir çünkü hakikaten sokaklar bomboş gün boyu.

30 Nisan gecesi burda mala mülke zarar verme gecesi. Ergen olan eline traş köpüğünü, tuvalet kağıdını ve yumurtaları kapıyor ve araçlar başta olmak üzere, evlere, dükkanlara saldırılıyor. Arabayı garaja sokmazsanız ertesi sabah mis gibi yumurta kazıyorsunuz üzerinden. Sonra 1 Mayıs günü herkes geleneksel Bavyera kıyafetlerini giyinip Bahar Festivali'ne gidiyor ya da dediğim gibi tüm gün evde saklanıp, hava kararınca akşam çıkıp yemek yeniliyor, dans ediliyor (videosu şurada). Tabii gün içinde özellikle Bavyera köyleri, kasabalar, hatta mahalleler ve şehir merkezi bile bu yandaki gibi, Mayıs Ağacı denen direklerle süsleniyor. Pagan kültüründe evren bir ağaç gibi düşünüldüğünden diyen de var, sadece yazın gelişini kutlama amaçlı diyen de var, köyler arası rekabeti kızıştırma amaçlı diyen de. Hakikaten üzerinde köyün tarihi, coğrafik, endüstriyel ve geleneksel yaşamına dair çeşitli resim ve amblemler de bulunuyor bu direklerin. Ayrıca yine genç erkek ve kızlar sevdiklerine aşklarını dile getiriyor, ufak kalpler ve hediyeleri evlerinin önüne bırakıyorlar. Bekar kadınlar bu günde 7 farklı çiçeği toplar ve yastıklarının altına koyarlarsa, bu gece ilerde evlenecekleri adamı düşlerinde göreceklerine de inanılıyor.

Ülkenin gündeminden farklı bir 1 Mayıs'a götürmek istedim bugün sizi. Biz de kızımla başbaşa sabah erkenden ve tıpır tıpır yağmur altında, 10 derece havada, rengarenk çiçekler arasında Botanik Bahçesi'ni gezdik. Ordan da bomboş sokaklarda yürüyüp sessiz mahallemizdeki hala kaloriferleri har har yanan evimize döndük. Bazen düşünüyorum da; böyle sakin, güvenli, düzenli, planlı, beklenmedik hiç bir aksiliğin olmadığı şekilde mi olmalı yaşam yoksa Türkiye ve benzerlerindeki gibi sürekli bir devinim, hareket, mücadele içinde mi geçmeli.. Bilemiyorum..

8 yorum:

  1. Bu sabah bir Avustralyalıya ACAB ne demek, öğrettim.
    :/
    Günü de bilmiyormuş. Ben de buna şaşırmıştım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmeyen çok tanıdım, cahil cühela takımı da değil üstelik ama işte bizim Hollanda'da kutlanan kraliçe gününü bilmememiz gibi bir şey..

      Sil
  2. ahahaha dün akşam burada da istifliyorlardı valla.
    Lyon'da da haftasonu olsun herkes şehirden kaçar bir yerlere giderdi. Nefret ettim ıssızlıktan orada. Burası da savaş çıkmış gibi oluyor ki ben penceremden sadece kaçan insanları kovalayan polisleri filan gördüm (yani hiç bir şey: arkadaşım altıncı katta ve molotofun alevi kendi balkonuna kadar çıkmış.) Sakinlik plan program güzel şeyler ama ikisinin ortasını bulabilmeli bir yaşam alanı. Aşırı sakin de bana uymaz, aşırı mücadele de.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O ne biçim alev ya 6 kat çıkıyor, resmen bomba o!
      Burda da kaçıyorlar şehirden, yarım saat uzakta Alpler var ya, herkes dağa tırmanıyor ama bu haftasonu hava çok kötü herkes burda :/

      Sil
  3. bir onlara bir bize bak :D her zamanki gibi komik bir ülkeyiz :D

    YanıtlaSil
  4. Brigitte Jones Sendromu:) Güvenilir olan, aynı zamanda sıkıcı da gelebiliyor insanoğluna. Ortası olsa bir:)

    YanıtlaSil