3 Nisan 2014 Perşembe

Memleketin hali

Şu son 1 senede olan biteni saymasak, 35 senelik hayatım boyunca politik bir insan olamadım hiç. Bunun bir nedeni belki Mari Antrikot'un dediği gibi 70-80'lerde çocuk yetiştiren nesilin bizleri "aman evladım sen karışma"larla yetiştirmiş olması, belki de kişiliğimde A tipi (yönetici, atılgan, hırslı) öğeler bulunmaması ya da tembelliğim, ilgisizliğim (hadi olumludan bakalım; başka başka şeylere olan ilgim ve geniş yelpazede giden merakım) olabilir. Her neyse politika ilgimi çekmiyor. Çoğu seçimde oy bile kullanmadım çünkü benim fikirlerimi tam olarak ifade eden ve destekleyen hiç bir parti bulamıyorum. Özgürlüğü tuttursalar halkın gerçeklerinden uzaklaşıyorlar, adaleti tuttursalar askeri rejime yaklaşıyorlar, liberal demokrasiyi öne çıkarsalar tepedeki kapitalist sisteme yarıyor, sosyal hak ve özgürlükleri destekleseler ekonomi bozuluyor, bir türlü olmuyor da olmuyor.. Adam gibi bir muhalefet olsa, tepedekiler de iş yapacak ama olmuyor. Senelerdir aynı insanlar, aynı fikirler, aynı yerinde saymalar, aynı geri gidişler. Kısacası politikadan hoşlanmıyorum, ne oy veriyor sistemi destekliyordum, ne de oy vermediğim için haksız yere eleştiriyordum. Amağğğn hepsi aynı diyip, apolitik apolitik yaşayıp gidiyordum.

Son 1 senede çok şey değişti. Politik gündemi ilk defa takip ettim, ilk defa politikacı adı öğrendim, kendi fikirlerime yakın insanların meydanları doldurduğunu, "böyle gelmiş böyle gider"e karşı yüzbinlerin ayaklandığını gördüm. İlk defa heyecanlandım, sandığa koşma azmi duydum. İlk defa seçim sonuçlarını milli maç izler gibi kalbim elimde izledim. 

Ne oldu?

Hezimet. 

Demokrasi böyle bir şey işte. Şikeler, aldatmalar içinde bu sonuçlar geçerli değil diye düşünüyoruz hala. Ben de öyle düşünüyorum. "Sandık demokrasisi" geçerli olmaz diyoruz. Ben de diyorum. Ama şimdi eğri oturalım, doğru konuşalım. Biz meydanları da doldursak, sosyal ağda devrim de yapsak, bu ülkede bizim gibi düşünmeyen, farklı inanç ve değerlere sahip bir %45 var ve biz o kadar kendi çevremiz içinde kalmış haldeyiz ki, bu %45 ile yollarımız şu güne dek kesişmemiş, kim bu insanlar bilmiyoruz.. Neredeyse 2 kişiden birinin AKP'ye oy verdiği şu ülkede, ben bu seçimde daha AKP'ye oy verdiğini söyleyen kimseye rastlamadım mesela. Bu kadar kopuk, apayrı bir yaşam sürüyoruz işte.. Ve bu nedenle, işte sırf bu nedenle biz bu AKP'yi söküp atamıyoruz.

Peki kim bu insanlar?

Geçen seçimde AKP'ye oy verenler arasında sadece toplum içinde dindar kimliğini öne çıkartarak yaşayan ya da tabii kömür dağıtılan, para verilen, devlet kurumlarında ücretsiz hizmet alan o "öteki" kesimden insanlar yoktu. Benim AKP'ye oy veren "bizden" tanıdıklarım da vardı ve veriş nedenleri "adalet" ve "kalkınma" idi, yani ekonomi diğer hükümetlerin dönemine göre daha iyi düzeydeydi ve diğer hükümetlerdeki gibi akkuya çıkan ölçüde yolsuzluk yapılmamıştı. Ayrıca Kürt açılımını destekleyen, entellektüel arkadaşlar vardı. Demokratik anlamda "biz ve ötekiler"in biraz daha yakınlaşacağına, memlekete Avrupa standartları düzeyinde hizmet getirileceğine ve en önemlisi de halkımızın 70-80 döneminde çektiği askeri darbe ve cunta iktidarının kökünün kazınacağına, milliyetçi akımın önüne geçileceğine ve daha liberal olunacağına inanan arkadaşlar vardı.

Fakat yolsuzluklar, hırsızlıklar ve yalan dolan bu derece ayyuka çıkınca, AKP'ye "iyi niyet"le oy veren "bizden" kesim, bu seçimde oyunu çekti. Çünkü bu kesim bağımsız medyaya erişimi olan, okuyan, artık "iyi niyet"le AKP'nin iç hesabının bağdaşmadığını gören kesimdi. Fakat, bu kesim ne yazık ki sadece %1-2'de kaldı. AKP geçen seçimden bu seçime, bu kadar çalıp çırpsa da, sadece bu kesimi kaybetmiş gibi gözüküyor.. Peki geriye kalanlar kimler? Kim bu çalsa da, aldatsa da "kocamdır, sever de, döver de" diyen insanlar?

İşte bence asıl önemli olan bu sorunun cevabını bulabilmek. Bizim görmezden geldiğimiz, belki evimizi temizleyen, belki çöpümüzü alan, belki sabah kapımıza bir ekmek bırakan, belki yöneticisi olduğumuz iş yerinde bantta çalışan insanlarsa bunlar; bu insanlara sormak lazım "neden?" diye.. Sosyal medyadan bir arkadaşımın çok güzel ifade ettiği gibi belki de bu insanlar sadece insan yerine konulmak, seslerini çıkarmak, fark edilmek istiyorlar. Bunca yılın ezilmişliği zaten varken, artık ezilmek değil onları korkutan. Birinin onlara sahip çıkması, birinin onlar gibi olduğunu söyleyerek seslerini duyurması belki. "Kasımpaşalı, eli maşalı" imajıyla, seyrek bıyıklı asabi kişilik ünvanıyla da olsa, birinin onların yerine onların yapamadıkları şekilde, "öcünü alma"sı belki tüm bu yılların biriken hıncının. Bizim hırsız gördüğümüzü onlar Robin Hood görüyor bu nedenle belki de..

Bu sosyolojik sorunsalları çözmeden ne AKP gider, ne de biz gerçekten bütüncül ve eşitlikçi bir demokrasiye kavuşuruz.. Bana öyle geliyor..

13 yorum:

  1. O kadar kafa patlattım ki ben de bu konuya. Bizim ülkemizin bir gerçeği bana göre cahillik. Kimse bunu da elitistliğe falan yormasın. Cahil insanımız için olayların asıl sebepleri, kökleri ya da ileride olabilecek detaylı sonuçları yerine imaj önemli. Söylem önemli. Ee, kasımpaşalıyım, eli maşalıyım, one minute, istediğimi yaparım kimse umurumda olmaz, diyen bir başbakanımız bir de dinden, imandan vurursa, değmeyin bu kesimin keyfine. O konuştukça bunlar coşuyor, ohh ohhh daha beter fırçala, daha agresif ol başbakanım, oh başbakanım, yeah başbakanım durumları oluyor.Başbakan ve ekibi de bu durumun gayet farkında, hangi durumun; cahillikten beslendiklerinin ve bu kesimin başbakanın bu tavırlarından çok hoşlandıklarının. Hangisi söylemişti hatırlamıyorum ama; eğitim seviyesi arttıkça bize oy verenlerin sayısı azalıyor diye. Çok da doğru söylüyorlar. Cahillikten beslendikleri için de, cahilliğin baki kalması için ellerinden geleni yapıyorlar. Resimli günlük'ün tavsiyesiyle okudum, Özdemir İnce'nin şu yazısında çok güzel tespitleri var okursan; http://www.aydinlikgazete.com/yazarlar/183-oezdemir-nce/37027-ozdemir-ince-kendini-sokan-akrep.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cahillerle tartışmayın, ben hiç kazanamadım demiş Gazali..

      Sil
  2. Benim her yaz gittiğim köyüm( tatil köyü değil, kırsal yerleşim birimi olarak köy:)
    hepsi ak partilidir,namazı sadece cumadan cumaya kılarlar ,eşleri yarı kapalı iken
    başbakanın eşi gibi kapanmaya başlayan,ürünleri her geçen yıl daha az para getirirken,her geçen gün köyde yaşayarak geçinmek zorlaşmış hatta imkansıza doğru giderken,suları kirlenmiş,tohumları yok olmuş, traktöre mazot koyamaz hale gelmişken,yine de akp diyor hatta yükselerek geleceğiz diyorlar...akp, köyde yaşanırlığı sıfırladı, köylüler cennet memleketlerini bırakıp şehrin fabrikalarına,güneş görmeyen bodrum katlarına yerleşmeye doğru göç ediyor ama yine de akp diyor...evet bunu incelemek lazım,onlarsız olmaz,onlarsız yeni şeyler beklemek hem ayrımcılık hem de imkansız...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet köyünle ilgili o yazıyı okumuştum Ayşe'cim..

      Sil
  3. Sanırım özellikle bu seçimler hiçbir şeye olmasa bile buna yarayacak. Bir öncekinin tersine, bu sefer de eğitimli kendini beğenmişin cahil kendini beğenmişe yenildiği bu sistem de tıkandı çünkü doğal olarak. Sürekli siyasi analiz takip etme şansımız yok doğal olarak ama fırsatın oldukça http://riyatabirleri.blogspot.com.tr/ gözatmanı tavsiye ederim. Çok öperim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğitimli kendini beğenmiş, cahil fakir, cahil zengin kendini beğenmiş, eğitimli fakir.. Karmançormanız vallahi. Önerdiğin siteyi beğendim Mari, teşekkürler! :)

      Sil
  4. Son yazdığın tespitler doğru bu insanları görmemiz bilmemiz lazım ama akepenin bunu yaptığını sanmıyorum en azından samimi şekilde. Kendi çıkarları için öyleymiş gibi davranıyor olabilirler ancak ne yazık ki onları da bizi de herkesi sömürüyorlar sadece maddi değil

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir de memleketin içinden baksan, sanırsın herşey tozpembe.. Şok içindeyim, valla sırf çal oyna kadın programları!!!

      Sil
  5. Sanırım baştan beri, dışarıdan bakanların en büyük yanılgısı AKP'nin seçmen profilini belli bir ekonomik seviyeye indirgemek. Her ne kadar ekonomik düzeyi düşük ve daha az eğitimli kitleyi sarmalamış görünseler de, etrafta vızır vızır dolaşan son model otomobillerin içindekiler de, bir anda zengin olan pek çok kişi de en az bu grup kadar destekliyor bu partiyi.

    YanıtlaSil
  6. Ceren' cigim,
    Asagidaki link'ini verdigim siteyi incelersen secim sonuclari ile ne kadar ilintili oldugunu goreceksin.
    www.okuyantoplum.com/turkiye-okuma-haritasi.html
    Ayrica, Ugur Gurses yazisinda durumu guzel analiz etmis.
    http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ugur_gurses/halk_refahima_bakarim_dedi-1184067
    Gozlerinden operim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, bu yazı geçenlerde eşimle konuştuğumuz konuya paralellik gösteriyor. Eşim Türk olmadığı halde Türkiye'deki durumu benden daha iyi anlamış ve "eğer kıt kanaat geçinmeye çalışıyorsan, eve ekmek götürmek önceliğinse, hak hukuk ihlallerini göz ardı edersin, kim seni doyuruyorsa onun yanında durursun, bu kadar basit" dedi. Gerçekten bu hükümet fakiri doyurdu mu bilmiyorum - emin olamıyorum - ama en azından fakirin gördüğü bu sanırım. Dolayısıyla özgürlük, demokrasi, eşitlik ya da yasakların olmaması gibi konular onlar için önemli değil. Biz ise doyduğumuz, belli bir refah düzeyinde yaşadığımız için, bu tip sosyal haklar ve ideolojiler bizim için öncelikli. Kısacası tok açın halinden anlamıyor.

      Sil