26 Ağustos 2013 Pazartesi

Yaşlılık

Bu sabah erkenden kalkıp yürüyüşe çıktığımda, yanımdan bisikletleriyle vızır vızır geçen, köpekleriyle hızlı hızlı yürüyen ya da şortları çekip koşuya çıkmış olan bir sürü "yaşlı" görünce "insan ne zaman yaşlanır?" diye sordum kendime.. 80 mi, 70 mi, 50 mi, 35 mi? Saçına ilk ak düştüğünde desek, artık 16-17 yaşındaki gençlerin bile saçlarında beyaz teller olabiliyor.. Demek ki saçlara ak düştüğünde başlamıyor yaşlılık. Yoksa ilk bel ağrısını, ilk boyun tutulmasını hissettiğimizde mi? Ama bilgisayarlı yaşam, klimalı ortamlar, hareketsizlik her yaşta vurabilir insanın belini, boynunu.. Demek ki oramızın buramızın ağrıması da değil. Belki en çok satanlar listesindeki müzikten hoşlanmadığımızda? Ama en hipster gençler bile 70'lerin cover'larını dinlerken.. Yok o da değil o zaman..

Yoksa saçlarını altın kızlar modeli kısacık kestirip, o tüm yaşlıların pek meraklı olduğu krem rengi pantolonu giydiğinde mi başlar yaşlılık? Belki de.. Oysa o bembeyaz, upuzun, pamuk gibi saçların güzelliği.. O türlü kozmetiklerle ve ameliyatlarla gerdirilmemiş, makyajsız, hafif çilli yüzlerdeki yumuşaklık.. O "banyodan sonra bir krem sürerim" cümlesindeki doğallık, temizlik.. Cildin, fazla güneşe çıkmamış, kozmetik yememiş, kendi zamanına uygun yaşlılığı çok güzeldir aslında. Ama cildin yıpranması ya da tazeliği de yaşlılık belirtisi değil artık; ne gençler var kayış gibi suratları ve ne yaşlılar var yumuşacık.. Yaşlılık ciltle de alakalı değil o zaman..

Yaşlılık sanırım ilk defa kendi kendimizi frenlediğimizde, "artık benden geçti" diye düşündüğümüz o ilk anda başlıyor.. Roller coaster'a binmekten ilk defa çekindiğimiz anda, dostlarla felekten bir gece çalmak için dışarıya çıkmak yerine pijamalarla evde oturmayı tercih ettiğimiz anda, dalgalı saçlarımızın dolaşıklığını bahane edip kısacık kestirmeye yeltendiğimiz anda, çocukla çocuk, deliyle deli olamadığımız, etraf ne der diyip doya doya gülemediğimiz ve de ağlayamadığımız, şakaları ciddiye alıp bozulduğumuz, yeni birşeyi denemekten, yeni bir hobi edinmekten, yeni bir yere seyahat etmekten kaçındığımız anda.. Bir de en çok "herşeyi en iyi ben bilirim, o yüzden bunu böyle yap, şunu şöyle yap" diye sağa sola emir/fikir vermeye kalktığımız anda..

Yani bence yaşlılık; saçla, ciltle, fiziksel halle değil de meraksızlıkla, ilgisizlikle, üşengeçlikle, yani kendimize biçtiğimiz rollerle ilişkili..

8 yorum:

  1. Merhaba,
    İade-i ziyarete geldim. İyi ki de gelmişim. Ben de senin blogunu sevdim :)
    Tespitlerin çok doğru gerçekten.Bazı yaşlılar görürsün, ölümü bekler sadece, hiçbir şeye ilgileri kalmamış, huysuz ve huzursuz bir şekilde zehir ederler hayatının son anlarını hem kendilerine hem de başkalarına. Bazı yaşlılar vardır, anlarının kıymetini bilir,en güzel şekilde değerlendirmeye çalışır. Kesinlikle yaşlılık kendimize biçtiğimiz rollerle ilişkili senin de dediğin gibi.

    YanıtlaSil
  2. Merhaba, öncelikle bloğundan çok hoşlandığımı söyleyeyim :)

    Takvim yaşı değil de ruhu önemli kişinin. Bazısı daha kırkına girer girmez amca/teyze oluverir. Ben hiç bir zaman yaşımın insanı olmadığım için (43 yaşındayım) bu kişileri anlayamam. Son paragraftaki tespitlerin çok doğru. Hele alınganlık ilk madde bence :)

    YanıtlaSil
  3. ben buna ayrı bir yazı ile detek olup cevap veriyim. 37 oldum yafv.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumu şimdi fark ettim..... Nice 37 yıllara değerli J'cik!

      Sil
  4. Ahh ahh aynen dediğin gibi bence kendimize biçtiğimiz roller çok önemli. Ben şu sıralar kendimi 80 lik biri gibi hissediyorum örneğin. Benden geçti lafını kullanacağımı sanmıyorum zira yolda çocuk görsem seksek oynayan gider onla oynarım. Artık büyüdüm gibi bir düşünceye kapılamadım hiç. Bir yanım heeep çocuk. Yaşlılığımda da böyle olmayı ümit ediyorum. Ama tabi en önemlisi sağlık, fiziksel ve ruhsal sağlık..Ve o sondan bir önceki paragrafta yazılanlar hakikaten güzel tespitler. Bunlar hayatımızdaysa herhalde bir adım yaklaştık demektir yaşlanmaya. Yine de ruhumuz yaşlanmasın yeter!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ananem 88 yaşında vefat etti, ruhu 23'tü.. Ondan örnek alıyorum birçok şeyi, burda yazdıklarım da aslında ondan öğrendiklerimin bir bölümü.. Umarım senin yorumundaki gibi, "güzel" yaşlılardan oluruz biz de :)

      Sil