26 Haziran 2013 Çarşamba

Söz gümüşse..

Sükut ediyorum. "Konuşsam tesiri yok, sussam gönül razı değil" demiş ya Fuzuli.. Herkesin konuşmadığı zamanda konuştum; bu hükümet ilk kez yasaklara başladığında, iç ve dış medyanın farklı yayınlarını görüp sansüre şaşırdığımda, insanlar ilk kutuplaşmaya başlayıp "biz ve ötekiler" ilk dile getirildiğinde.. O zamanlar kimsenin umrunda değildi hak ve özgürlük ihlalleri, o zamanlar yılan bize dokunmuyor'du, o halde bin yaşasın'dı.. Şimdi? Şimdi onbinler meydanlarda, bir aydır sosyal medyada başka şey konuşulmuyor, yazılmıyor, çizilmiyor. Hepimiz birer kaplan gücünde haksızlığa uğrayanları korumaya çalışıyoruz, göğsümüzü siper edip gerekirse kanımızın son damlasına kadar bazı değerlerimizi yaşatacağımıza dair andlar içiyoruz, daha bir ay öncesine dek öğle yemeklerimizi yediğimiz, dostlarla kaynaşıp bir kahve molası verdiğimiz, ulaşım için iletişim için kullandığımız şirketleri, yaşananlara gözü kapalı olmakla suçlayıp boykot ediyoruz, iç ve dış medyada aktif bir şekilde farkındalık oluşturuyoruz, meydanlarda sanatla, ilimle, irfanla sesimizi yükseltip duruşumuzu sergiliyoruz.. Peki; daha önce aklımız nerdeydi ey ahali?

Tam Türk aklı, kusura bakmasın kimse. Bu kısıtlamalar, haksızlıklar, adaletsizlikler adım adım önümüze sürülürken sesimizi çıkarttık mı? Orda bir köy var uzakta ya; yakılıp yıkılırken sesimiz neden çıkmadı? Çoğumuz ikinci dil biliyoruz, dış medyayı takip ediyoruz; orda çıkan haberlerle bizde çık(may)an haberler arasındaki farkı görürken sesimiz neden çıkmadı? Komşunun "solcu" oğlu teeee nerdeki haksızlığı, zulmü protesto etti diye yaka paça gözaltına alınırken nerdeydik? Bu ülkede yazarlar, sanatçılar, ilim insanları öldürülürken nerdeydik?

Sosyal medyada sessizim. Sırf günlerim 26 günlük minik kızımla dolu olduğu için ve sadece onun büyümesini keyifle izleyebileyim diye değil; içimden konuşmak gelmiyor artık. Kurudum. Öyle çok kereler yazdım ki bu bölünmüşlüğü, bu kişisel hakların ihlallerini, bu vurdumduymazlığı; daha ben ne diyeyim bilemedim artık.

Toplumsal bir galeyan içindeyiz. Hakkımızı arıyoruz. Haklıyız da. Bardağı taşıran son damla ve üstüne hala inatla doldurulan bir bardaktı son bir ayda yaşananlar. Geç olsun da, yine de olsun. Bu gelişmeler güzel. En azından sesimizi çıkarmayı öğrendik. "Vur ensesine, al ekmeğini" değil artık.. Keşke biraz daha erken farkına varabilseydik, daha erken sesimizi çıkartabilseydik. Ama buna da şükür. Tek temennim var; olaylar durulunca (durulacak elbet, bu ülkede neler unutulmadı..) o "ilk heyecan" geçince, unutmayalım bu günleri. Unutmayalım neden sokaklara döküldüğümüzü, ne istediğimizi, ne için uğraş verdiğimizi.

O nedenle susuyorum şimdi, sözü başkalarına bırakarak. Onlar susunca yine bana sıra gelecek diye korkarak..

8 yorum:

  1. Arkadaşlar, her tür fikri içeren yorumu yayınlıyorum ama isim verilmeden yazılanları yayınlamıyorum.. Bilginize..

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bookworm, yukarıda da belirttiğim gibi isimsiz yapılan yorumları (buna hiçbir bilgi içermeyen rumuzlar da dahil) bloğumun ilk gününden beri ilke gereği yayınlamıyorum. Yorumun oldukça ilginçti halbuki, keşke isim verebilseymişsin..

      Sil
  3. Yayınlamanız için adım: Cemile Kalkan.

    Bu yazının büyük bir kibir ile yazıldığının farkında mısınız? Siz yazdığınız blogda zaman zaman bir şeyleri eleştiriyorsunuz diye, şimdiye dek sizden başka hiç kimsenin eleştirmediğini nasıl öne sürebilirsiniz? Bu toplumun içinde bulunduğu durumdan, hükümetin yaptığı büyük haksızlık ve yanlışlardan yıllardır bir çok insan şikayetçi, bunlar gerek yüz yüze sohbetlerde, gerek sosyal ortamlarda sık sık gündeme zaten geliyordu, depremlerde yaşananlar da eleştirildi, insan hakları ihlalleri de eleştirildi, yalan olan, yanlış olan çok fazla şey oldu ama inanın eleştirildi. Bugün olan şey çok farklı. Bugün olan artık her şeyin ayyuka çıkması ve toplu bir biçimde bir patlama, bir uyanışa dönüştü. Artık susacak sabır kalmadı. Sizin psikoloji eğitimi almış biri olarak bunu daha iyi kavramanız gerekirdi.
    Yazının içinde geçen “ tam Türk aklı” , “unutulur, neler unutulmadı ki” gibi söylemlerin de eleştirildiği bir dönem olduğunun farkında değil misiniz? Bu uyanışın başlangıcı olan 90’lı gençlerin de yıllardır böyle kalıpların içine sığdırılarak eleştirildiğinin ve ciddiye alınmadığının farkında değil misiniz? İnsanın ve toplumun özeleştiri yapabilmesi güzeldir fakat bunu küçük görme, azımsama noktasına getirmek doğru olmaz.
    Kanımca şu an siz olayların birebir içinde olmayan biri olarak ya da “ben demiştim, ben zaten çoktan biliyordum, kendi kendime savaşmıştım” ın arkasına sığınarak sükut edilmesini salık vermemelisiniz.
    Başından beri bu direniş 3 günde biter dendi, bakın bitmiyor, giderek çoğalıyor, ne kadarına tanıksınız bilemiyorum ama çok daha büyük uyanışlara gebe şu an ülkemizde yaşananlar. Unutulmaması için bunca insan çaba harcıyor, gelin siz de sonra “herkes sustu, sıra bende” demeyin de bu uyanışı daha canı gönülden destekleyin. Şu an gündem bu kadar sıcakken “ben bireysel olarak nasıl katkıda bulunup, nasıl devam ettirilmesini sağlayabilirim” i sorgulayın. Tek başına bir blogda verilen mücadele ile şu an milletin farklı görüşlerden, din ve mezhepten olan milyonlarına dahil olun, egonuzu bir kenara bırakıverin.Tavsiye ediyorum, “ben” değil “biz” olmak çok güzel bir duygu…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hah, şimdi oldu.
      Eski yazılarımı okumuş olsaydınız sevgili Cemile Kalkan, çok da farklı şeylerden bahsetmediğimizi görürdünüz aslında. Bu "ben" ile "biz" konusu hele, çok değindiğim bir konu, tahmininizin aksine büyük bir egom olmadığı için, yazdıklarınıza hiç alınmıyor, aksine benzer düşüncelerin farklı iki yorumu olarak zevkle paylaşıyorum..
      Bu ateşli günlerde sizin de böyle ateşli yorumlar yapmanız hoş gerçekten :) Bakalım izleyip göreceğiz gidişatı hep birlikte, inşallah aydınlığa doğru gidiyoruzdur, daha da bölünmüşlüğe ve karanlığa değil..

      Sil
  4. Tek bir yazısını okuyunca o kişi hakkında sağlıklı bir fikir edinmek zor. Biraz sert çıkışmışsınız Cemile Hanım. Cerenmus'u tanısanız böyle demezdiniz eminim. Üzüldüm yazdıklarınızı okuyunca o yüzden. Haksızlık olmuş.

    YanıtlaSil
  5. Ceren Hanım, eğer kırıcı olduysam gerçekten üzgünüm. Yazdıklarımı kimseyi kırmak ya da üzmek adına yazmadım. Eski yazılarınızın da bir kısmını okudum. Tekrar özürlerimi iletiyorum. Size ve ailenize mutluluklar diliyorum.
    Cemile Kalkan

    YanıtlaSil
  6. Cemile hanım kırıcı olmadınız, ben herkesin fikrini söylemesinden ve herkesi dinlemekten yanayım. Siz de ülkemizde son zamanlarda yaşananları içine sindiremeyen ve üzülen hepimiz gibi duygusal bir tepki vermişsiniz, normal bu. Sevgili Küçük Joe'nun da dediği gibi, bazen tek bir yazıya yapılan yorum çok duygusal ve tepkisel olabiliyor, bu da özellikle kişinin diğer yazılarını ya da duruşunu tam bilmeden bazen yanlış yorumlar içerebiliyor ama yapılan yorumları dinlemek ve anlamaya çalışmak bence yazının sahibinin yapması gereken, sizin değiminizle kişiyi ben merkezinden sıyırıp diğerlerini anlamasına yardımcı olan bir davranış. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum elimden geldiğince. Hepimizin hayatta öğrenmesi gerekenler var ve benimki de tepkisellikten uzak sakin bir duruşu başarmak. Özir dilemenize bu nedenle hiç gerek yok, ben bunu bir saldırı gibi değil bir eleştiri olarak aldım ve eminim işime de yarayacak. Siz de sanırım hemen sinirlenip tepki vermemeyi öğrendiniz. Yani ikimize de faydası oldu :) Ben de size iyi günler dilerim, fırsat buldukça bloğuma da beklerim.

    YanıtlaSil