16 Mayıs 2013 Perşembe

Ah biz enteresan Türkler

Ülkenin gündemi o kadar sinir bozucu ve yaşanan tüm özgürlük ihlallerinin adına demokratik açılımlar denmesi öyle büyük kavram kargaşaları yaratıyor ki içimde; artık ne yazacağımı, neye tepki vereceğimi şaşırdım ve hiçbirşeye tepki verememeye başladım. Ya da herşeyi artık olağan algılamaya ve "biz neden böyleyiz" yerine "biz böyleyiz işte ya" demeye.. ki belki de zaten hedeflenen bu. "Böyle" olduğumuzu kabullenmek; şaşırmamak, sinirlenmemek, üzülmemek ve en nihayetinde hiç tepki vermemek.

Biz Türkler aslında oldukça enteresan bir milletiz, bunu yabancı kocama kültürümüzden örnekler vermem ya da açıklamalar yapmam gerektiğinde daha da çok fark ediyorum. Atalarımız da bugün bizim olduğumuz kadar enteresan tiplermiş, bunu da deyim ve atasözlerimizi kullanmam gerektiğinde fark ediyorum. Mesela; "Altı kaval, üstü şeşhane" diye bir deyimimiz vardır, bilirsiniz. Ya da benim 30 küsür senedir bildiğim gibi yanlış bilirsiniz. Ben o deyimi "Altı Kavak, üstü Şişhane" olarak biliyordum ve İstanbul'daki bu iki semtin sosyo kültürel farklılığına dem vurularak "birbiriyle alakasız iki parçanın bir araya getirilmesi" anlamına geldiğini sanıyordum. Deyimi bu kadar yanlış bilip de anlamını bu kadar doğru yakalamış olmak da enteresan tabii!

"Altı kaval, üstü şeşhane" deyiminin anlamı tam olarak buymuş ve yandaki fotoğrafı çok güzel açıkladığı da kesin. Ama hikayesi düşündüğümden çok farklı çıktı. Şeşhane; namlusunda altı adet yiv bulunan tüfeklere deniyormuş ve bu yivler merminin daha hızlı hareket etmesini sağlıyormuş. Kaval ise; yivden önceki teknolojiymiş ve yiv sisteminde daha farklı mermiler kullanıldığı için üstü kaval, altı şeşhane olan bir tüfek mantık gereği olmazmış. Ama bizim atalar biraz inat, biraz dediğim dedik çaldığım düdük olduğu için, evvel zaman içinde bir avcı hakikaten üstü şeşhane, altı kaval biçimli bir tüfek yapmış. Tüfeğin görüntüsü de o kadar gülünç olmuş ki, diğer avcılar onunla "altı kaval, üstü şeşhane, bu ne biçim tüfek böyle!" diye dalga geçmişler. Yani alternatif düşünceyle ve yaratıcılıkla dalga geçme adetimiz tee o zamanlardan kalmaymış da denilebilir.

Biz çok enteresan bir milletiz hakikaten çünkü herkes birbirine benzesin, bir örnek olsun isteriz. Altı kaval üstü şeşhane olunmasına tahammülümüz yoktur; farklılıkları bir türlü kabullenemeyiz. Sonra da kalkar mozaik yapımızla, şanlı tarihimizle gururlanır; diğer milletlere savaşçı, ırkçı falan deriz. Psikolojide buna "yansıtma" denir bir güzel ama görmezden geliriz.. Yansıtmak ve görmezden gelmek, bizim millet olarak en güzel başardığımız "sosyal" davranışlardan biridir aslında. Tepkisizlik, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın"cılık da bunu takip eden diğer enteresan huylarımız arasındadır..

2 yorum:

  1. güzel eğlenceli bir yazıydı zevkle okudum

    YanıtlaSil
  2. Bende şişhane derim yıllardır,şimdi her şeşhane dediğimde seni hatırlayacağım:)

    YanıtlaSil