26 Nisan 2013 Cuma

Ben her bahar..

Geldi, vallahi geldi! :) İki gün aldı tüm doğayı baştan aşağı renklere bürümesi. Gri/kahve çıplaklık gitti, yerine cart pembeler, mis kokulu sarılar, gelin başı beyazlar ve yeşilin tüm tonları geldi. Ve ben her bahar olduğu gibi; deli bir heyecana, deli bir devinime, deli bir iste-planla-uygula'ya kapıldım. Kaptırdım. Koyverdim gitti.

Haziran'da bize önemli bir misafir geleceği için, öncesinde kendimi bazı işleri yoluna koymak, bazılarını da nihayi sona kavuşturmak için kamçılıyorum. Baharda alınan kararlar da bahar gibi kokuyor! Sunumlar var (biri dün geçti bitti bile OH), rutine oturan / oturamayan danışanların akıbeti var, misafir için yapılması gereken lojistik (ve sosyo-psikolojik) hazırlıklar var, mis gibi havada yapılan uzun upuzun yürüyüşler var, iş çıkışı yeni yeni açılmaya başlayan bira bahçelerine gitmeler var, balkonda ev yapımı çilekli süt eşliğinde oturup kitap okumalar var, sabahın köründe mütiş bir enerjiyle ve çılgın çalı bülbüllerinin sesleriyle uyanıp gecenin çok geç saatlerinde eve girmek var, histerik bir mutlulukla psikotik bir neşe arasında gidip gelmeler var, var da var!

Ben her bahar mutlu olurum.. deli olurum.. baharın kendisi olurum..


Fiziksel nedenlerle bisiklete binemiyorum bu bahar, yürürken mesafeler birden uzadı ama beş duyuma akan detayları yakalama ve anlamlandırma şansım arttı. Mesela ne çok yitirilmiş bebek patiği var sokaklarda, bunu fark ettim. Sevimli kayıplar. Kaybeden için o kadar da sevimli olmasa gerek.. Papatyalar bir de.. Sarı topaklar fışkırıyor kaldırımın betonundan, bunu yakalamak çok güzel. Pembe beyaz, vişne kiraz çiçeklerinden bile daha güzel belki de..

Dün yoga sınıfında yaptığımız bir saatlik egzersizin sonundaki 10dk'lık meditasyon sırasında uyuyakalmışım. Kimse de uyandırmamış beni. Kalk yerine yat, kalk evine git dememiş, ne güzel. Uyandığımda üstümde bir pike, loş ve boş bir odanın ortasında kalan tek yoga matında bir başımaydım. Yeni bir güne uyanmış kadar sakin ve enerji doluydum. Kalktım, evime gittim. Eve giremeden de sevdicek ve dostlarla bira bahçesine gittim.. Bahar; tüm haşmetiyle yaşanıyor. Devinim, hareket, kahkahalar, koşturmalar ama bu yoğun günün akşamında piyangodan çıkan kısacık uykuya; paha biçilemez! Sonra kalk koşturmaya devam et, yaşam böyle işte.. Koş, 10dk soluklan, yine koş.. Ya da yürü, sakin sakin yürü.. Ve şunları yakala:

4 yorum:

  1. Keyifle okudum yazinizi, en cok da yoga sonundaki uyuma kismini sevdim, ben de o rahatlama hissini cok seviyorum.

    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. o_ho_ho!!

    buraya bahar geldiyse bile ben yokken gelmiş olabilir :)

    Negzel yazılar okudum bugün!!

    YanıtlaSil
  3. Buralara bahar geleli epeyi zaman oldu..ama senin bu yazın içimizde de baharı açtırdı..çok güzel bir yazı olmuş..eline sağlık..gönlümüz hep bahar olsun...

    YanıtlaSil
  4. İiman sorma, kendimi enerji tasarrufu moduna geçen bilgisayar ekranları gibi hissediyorum bazen.. Küt diye..
    J. seni özledim yahu! Aklımdasın kaç gündür..
    Ahmet Haşim, sizin bahçedeki manolya açtıysa kuzey yarımküreye bahar gelmiştir :)

    YanıtlaSil