28 Eylül 2012 Cuma

Oktoberfest

Dün Oktoberfest'teydik, yanda kanıtı. Münih denince akla en başta Oktoberfest geliyor ama ben bu konuda nedense hiç yazmamışım, nasıl olur?!? Bavyeralıların tabiriyle "Wiesn" ya da daha turistik adıyla Oktoberfest (Ekim Festivali) geleneği; 12 Ekim 1810'da Bavyera prensi 1. Ludwig ile Saksonya prensesi Therese'nin düğün kutlamaları olarak başlamış ve o tarihten bu yana büyük savaşlar ya da doğal afetler olmadığı sürece her yıl aynı dönemde kutlanmaya devam edilmiş. Geçen cumartesi 179'uncusu başlayan Oktoberfest, her sene 15 gün sürüyor ve 202 sene önce düğünün yapıldığı Theresienwiese alanına kurulan Münih'in belli başlı birahanelerinin çadırlarının her birinde 5000-7000 kişilik kapasite bulunuyor. Her sene dünyanın dört bir yanından ortalama 6,5 milyon kişi tarafından ziyaret edilen Oktoberfest'te, insanlar yıllık ortalama 7 milyon litre bira içiyor, 506 bin tavuk çevirme yiyor, 250 civarında gözlük, 200 civarında cep telefonu ve sağa sola cilve yaparken çıkarıp cebe attıkları yüzlerce evlilik yüzüğünü kaybediyorlar (ciddiyim, bilgileri Wikipedia'nın şu linkinden kontrol edebilirsiniz).

Oktoberfest sadece bira çadırları demek değil; çadırların dışında kurulan lunapark alanlarında eğlenmek, çevredeki bir çok büfeden ballı yer fıstıkları, çikolata kaplı meyveler, Lebkuchenherz denen kalp şeklinde boynunuza asılan şekerlemeler, çeşitli gözlemeler, sosisli ekmekler atıştırmak, ufak tefek el işleri ve hatıra eşyaların satıldığı kulübeleri dolaşmak da çok eğlenceli. Ama tabii ki insanları akın akın Münih'e getiren, tüm otel odalarını aylar öncesinden kapatan, şehrin trafiğini altüst eden; dünyanın dört bir yanından gelen insanlarla tahta banklarda omuz omuza oturup, bilmediğiniz bir dilde tuhaf bir nedenle çok akıcı bir şekilde şarkılar söyleyerek, çeşit çeşit birayı litre litre mideye indirme zevki. Çadır içlerindeki yemek seçenekleri de genellikle tavuk ya da domuz çevirme, patates salatası ya da soğuk sandviçler ve peynir tabakları. Ya da geleneksel Breze ekmeğiyle Obazda peyniri.

Münih'lilerin birçoğu Oktoberfest'ten gurur duysa ve haftalar öncesinden çadır içlerinde yerlerini ayırtsa da, bir kısmı bu dönemde pılını pırtısını toplayıp, evlerin camlarını kapılarını demir güneşliklerle sabitleyerek tatile bir başka ülkeye kaçmayı tercih ediyor. Oktoberfest döneminde Münih gerçekten bambaşka bir şehir oluyor çünkü. Mesela bal dök yala temizliğindeki sokaklarımızda yer yer bayvera mutfağının çeşitli ürünlerinin öğütülmüş hallerini bulmak ve sabahın köründe bu bulamaçların üstlerine basmadan işe gidebilmek için sek sek oynamak yetenek ve demir gibi sinirler gerektiren bir hal. Ya da, öğlen 12'de akın akın sarhoş adam ve kadının nağralar atarak sokaklarda zombi gibi yürüyüşünü izlemek. Ya da akşam 6'da siz eve dönerken, trende sızıp kalmış bir adamın üstünüze düşüp duran kafasını ikide bir öte tarafa ittirmek.. Zor azizim; Oktoberfest döneminde ayık halde Münih'te bulunmak.. Zor.

 Ama siz de birkaç "Maß" (ß harfi Almanca'da iki S harfi yerine kullanılıyor; Mass yani 1 litrelik bira demek, zaten bira Oktoberfest'te daha küçük boyutta servis edilmiyor) içtiyseniz, keyifliyseniz, o zaman başka tabii. Bu arada; Maß'ı içerken dikkatli olmanız lazım çünkü sadece miktar olarak değil, normalden biraz daha az asitli oluşu nedeniyle kolayca ve hızlı içilmesi nedeniyle ve normalden daha fazla oranda alkol içerdiği için. Benim tavsiyem kadınlar için 1, erkekler için 2 Maß; bu miktar Oktoberfest'ten keyif almak, sonrasında da lunaparktaki oyuncaklara binecek cesarete sahip olmak için ideal. Ayrıca, Oktoberfest'e mümkünse hafta içi ve erken saatte gitmenizi öneririm. Birçok Münih'li sadece öğlene dek çalışıp, öğlen 12 gibi Oktoberfest'e gidiyor. Saat 16'dan sonra çadırların içinde yer bulmak pek mümkün olmuyor. Eğer haftasonu gitmekte ısrar ediyorsanız, sabah 9.30 gibi (evet doğru okudunuz) alanda olmanız lazım, insanların çoğu bu saatte çadırlara girmeye başlıyor ve öğlen 11 gibi çadırlar tamamen dolduğu için kapıları kapatılıyor ve önünde duran iri yarı adama ne deseniz kar etmiyor, içeri girmeniz mümkün olmuyor. Oktoberfest gece 10'a dek açık.

Oktoberfest süresince sokaklar geleneksel Bavyera kıyafetleri giyen insanlarla dolu oluyor. Erkekler Lederhosen (deri pantolon) denen, diz altına dek gelen ve askılarla iç gömleğe tutturulan pantolonları giyiyor ve deri ayakkabıların içine giyilen kısa yün çoraplarla "Bavyera baldırlarını" beğenimize sunuyorlar (baldır erkek vücudunun en seksi yeri olarak kabul ediliyormuş yahu). Kadınlar da Dirndl denen rengarenk cicili bicili elbiseleri giyiyor. "Ön balkonların" da bolca havalandırılması, boyuna kalın bir kolye takılması ve saçların yandan örülmesi şart. Dirndl'ınızın iki kısmını birbirine tutturan düğünüm yeri çok önemli bir ayrıntı. Evli ya da biriyle birlikte olan kadınlar bu düğümü sağa, bekar kadınlar sola, dul kadınlar arkaya ve genç kızlar ön tarafa atmıyor ve bu şekilde gerekli merciilere gerekli mesajı veriyorlar.

Bir başka önemli nokta; lunaparktaki aktivitelere kesinlikle biraz çakırkeyf katılmanızı öneririm, çünkü burdaki rollercoaster'lar ya da vücutta organların yer değiştirdiği izlenimi yaratan döndürmeli hoplatmalı oyuncaklar her babayiğidin harcı değil. Oyuncaklara binmek ve 5-6 dakika sonra aklınızı kaybetmeden geri inebilmek için biradan biraz cesaret almak iyi olabilir. Tüm bu çılgınlıkları yaptıktan ve oyuncaklarda temelden sallanıp kendinize geldikten sonra, eve gidip yatağınıza girmeden önce koca bir bardak su ya da daha iyisi maden suyu ve mümkünse biraz ekmek, pirinç pilavı gibi mideyi tutucu şeyler yemenizi öneririm, yoksa ertesi günün büyük bölümünü Oktoberfest'e geldiğinize geleceğinize pişman halde yatak ile tuvalet arasında geçirmeniz gerekebilir..

Foto kaynak / Photo Source: Süddeutsche Zeitung

5 yorum:

  1. Cennette yaşıyorsunuz sevgili C.

    Bunu oktoberfest için demiyorum :)Keza ben bira içmem.
    Dün düşündüm, bugün dedim.

    Tam gönlünüze göre almışsınız diye düşünüyorum. Meaşallah.

    YanıtlaSil
  2. Ben de kırk yılın başı içiyorum, en iyisini yapıyorsun. Göbek yapıyor zaten, zararlı :))

    YanıtlaSil
  3. Tam bana göreymiş bu Oktoberfest,

    Bir gün köyde oturdum, "Kaç bira içebilirim?" diye sordum kendi kendime.

    Hiç aralık vermeksizin saat 10.00'dan 19.00'a kadar 21 şişe Efes birası içtim. Pek dokunmadı, uykum geldi balkonda uyudum.

    YanıtlaSil
  4. Çağatay abi, o duruma bazı mercilerde "sızmak" diyorlar :)) Şaka bir yana, alkol koması diye birşey var, öldürebiliyor küt diye. Dikkat etmek lazım. Bekleriz Oktoberfest zamanı, kapımız hep açık!

    YanıtlaSil