4 Mayıs 2012 Cuma

Küçük ipuçları

Yaşım birkaç sene içinde yetişkin bir insanın ayakkabı numarası olabilecek rakamlara doğru ilerlerken, mutlu olabilme sanatına dair birkaç ipin ucunu yakaladığımı düşünüyorum doğrusu. Paylaşayım da çoğalsın hadi!

1. Mutlu olmak istiyorsanız; olaylara ve kişilere değil, flora ve faunaya kafayı takacaksınız. Şöyle ki; bahar geldiğinde bisikletinize atlayacaksınız, patpat motorlu, yelkenli ya da kürek gücüyle ilerleyebilen ufak tahta bir tekne edineceksiniz, hiç biri olmasa dahi bir yolunu bulup şehirden uzaklaşacak, doğaya karışacaksınız. Saçlarınıza çok değil, bir sap papatya takacaksınız; ellerinize konan uğur böceklerini üfleyerek uçuracaksınız. Herkesle dost-ahbap olmayacaksınız ama çevrenizde bulunanlara sevgiyle, gülümseyerek, iyi niyetle bakacaksınız. Karşılık beklemeden küçük iyilikler, naziklikler, sürprizler yapacaksınız; gönlünüz geniş, eliniz açık olacak, bunların hesabını tutmayacaksınız. İçiniz dışınız bir olacak sonra; saklanmaya, yalana, dolana gerek duymayacaksınız. Açık olacaksınız, samimi ve direkt olacaksınız. Kimse size istemediğiniz bir şeyi yaptıramayacak ama; daima adil ve etik davranacaksınız. Size kötülük yapanı unutacak, kötü davranışın tekrarlanmaması içinse önleminizi alacaksınız. Kimseyle kendinizi karşılaştırmayacak, kendi amaçlarınız ve hedeflerinize ulaşmak için kafa yoracaksınız. Sınırlarınızı da bileceksiniz ama; abartmayacaksınız.

2. Sağlıklı olmak istiyorsanız; herşeyden (evet herşeyden) azar azar yiyecek, günde 7-8 saat uyuyacak, düzenli bir yaşam süreceksiniz. Bir de suyun hayat olduğunu bileceksiniz. Suyu bardak bardak içinize, köpük köpük banyolarla dışınıza, masmavi dalgalarla gözünüze yakın tutacaksınız. En güzel sporun yüzmek olduğunu, yazın tuzlu deniz suyunun uzun kış günlerine yatırım olduğunu unutmayacaksınız. Hareketli, canlı, heyecanlı olacaksınız ama arada kendi kendinizle başbaşa kalmayı, sessizce oturup bedeninizi dinlemeyi ve tüm bu evrenin ve bir kum tanesi ölçüsündeki benliğinizin anlamını düşüneceksiniz. Şükredeceksiniz en çok da, sağlıklı ve huzurlu olduğunuz her anın farkına varıp, değerini bileceksiniz.

3. Aklınızın zehir gibi çalışmasını istiyorsanız; tepenizde süs diye durmayan gri hücrelerinizi kullanacaksınız. Çalışacaksınız, üreteceksiniz, tartışacaksınız, merak edecek ve araştıracaksınız. Hayal kuracaksınız bol bol; olmayacak hayaller olsalar bile, onların hayal olduğunu bile bile oyuna devam edeceksiniz.

4. Sevilen biri olmak istiyorsanız; sahiplenmeden, yargılamadan, koşul ve şart koymadan, olduğu haliyle seveceksiniz. Çocuklar ve yaşlılarla sohbet edip, tanımadığınız insanlar size gülümsediğinde mutlaka geri gülümseyeceksiniz. Günaydın, hoşgeldiniz, teşekkürler kelimelerini daha sık kullanacaksınız. Ailenize ve arkadaşlarınıza zaman ayıracaksınız ;) sevgiliniz olduğunda bile! Yeni insanlarla tanışmaktan, yeni sosyal ortamlara girmekten korkmayacaksınız. Eviniz kale değil, kapınızı sonuna dek açacaksınız dostlara. Çağrıldığınız partilere, sosyal ve kültürel etkinliklere zaman ayıracaksınız. Sadece kişisel değil, sosyal hobileriniz de olacak mutlaka. Dolu dolu yaşayacaksınız ki, anlattığınız hikayeler ilgi çeksin.

5. Kendinizle barışık olmak istiyorsanız; duşta şarkı söyleyeceksiniz, arada dans edeceksiniz, aynada güzel bulduğunuz (en az) bir yerinize bakacak ve gülümseyeceksiniz. Kilonuza dikkat edecek ama kalori saymayı da takıntı haline getirmeyeceksiniz. Ne kadar yoğun olursanız olun, haftada bir yarım günü sadece kendinize ayıracaksınız; kişisel bakımınıza, keyfinize ya da canınız ne istiyorsa onu yapmaya. Kendinizi ve davranışınızı kimse yokken bile siz denetleyeceksiniz, kendinizi doğru olanı yapmaya, iyi biri olmaya koşullayacak ve her iyi davranışınızdan sonra kendinize küçük ödüller vermeyi asla atlamayacaksınız.

Ben bunları öğrendim bunca yılda. Geçmişe, pişmanlıklara, keşkelere, kim ne der'e değil; içimden gelene inandım. İçimden geleni de kendim yargıladım, evrensel etik değerlerden asla uzak olmamasına uğraştım. Arada yanlış da yaptım, hem de çok. Ama böyle öğrendim doğruları ben. Hala da öğrenmeye devam ediyorum. Çünkü yaşamın sonsuz olasılıkları içinde, her tür durumun yaşanacağına, olmaz dediklerimizin dahi başımıza geleceğine inanıyorum. Bunlardan ders almak, olumlu sonuçlar çıkarabilmek bizim görevimiz. İnsanın özünde mutluluk ve iyilik olduğuna inanıyorum, bazı insanlarda çok derinlerde saklanıyor da olsa, potansiyel olduğunu düşünüyorum. İnançlarımız, zamanla değerlerimiz olur; değerlerimiz ise yaşam belirleyicilerimiz. Bu nedenle; kendimizi oluştururken, olumlu düşüncelere ve değerlere odaklanmalıyız. Bunları öğrendim, bunları paylaşıyorum.

5 yorum:

  1. CERENMUS; o kadar güzel ipuçları vermişsin ki.

    Şu yazdığın kısacık yazı Dr. Mehmet ÖZ'ün aklına gelseydi diziler halinde anlatırdı tv'lerde.

    Yazdıklarının hepsi bende mevcut olduğu halde yıllarca üzerinde çalışsaydım senin yazdığın gibi yazmak aklıma bile gelmezdi.

    Gene 10 numara bir yazı...

    YanıtlaSil
  2. Rica ederim, tepe tepe kullanınız :)

    YanıtlaSil
  3. ne güzel bir sabah yazısı oldu. çok sevindim sizinle tanıştığımıza, bundan sonra bir psikiyatriste ihtiyacım olmayacak:)

    YanıtlaSil