18 Şubat 2011 Cuma

Şirince ve İnci Pastanesi

Şirince; İzmir'in Selçuk ilçesine bağlı, eski adı "Çirkince" olan bir köyümüz. Tabii ki tüm Ege köyleri gibi onun da kendine özgü çok şirin temaları var. Biraz tepede, yolu da bozuk (zaten genel olarak yolu bozuk olan yerler çok güzeldir - gidilmemişlik, içine edilmemişlik nedeniyle). Zaten Çirkince adı da bu nedenle verilmiş, köy ilk kurulduğunda "fazla dikkat/ilgi çekmesin, kendi kendimize mutlu mesut yaşayıp gidelim" diye düşünen köylülerce.. Ama adamı rahat bırakmıyorlar ki, son yıllarda oldukça turistik oldu bu köy. O güzelim Rum Evleri de aslına uygun olarak restore edildi, yeni bazı "çakma eski evler" falan da yapıldı ama genel olarak hala güzelliğini koruyan köylerden biri. Güzel şarap bağları, incir ağaçları falan var, gidilip kalınabiliyor ya da İzmir'den günübirlik bir gözleme-ayran gezisi de yapılabiliyor. Sevan Nişanyan'ın evi ve çevresindeki zeytinlikler gözleri okşarken, Ali Nesin önderliğinde kurulan "matematik köyü" de yaz aylarında köyü hareketlendiriyor.

Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran, "ruhsatsız" gerekçesiyle bu güzel köyün evlerini yıkım kararı, Nişanyan'ın "ben sağken, cesedimin üstünden geçmedikçe bunu yaptırmam" haykırışı ve Kültür Bakanlığı'nın "son dakika"da yıkım kararını veto etmesi oldu. Biz de dehşet içinde izledik.

Hayır sanki heryerimiz ruhsatlı, bi Şirince ruhsatsız.. Sanki ruhsatı verdiler de almadılar (Nişanyan'a göre köyün imarı 20 senedir yapılamamakta).. Sanki Şirince'ye 5 katlı apartman dikmiş bu adamlar, ruhsatsız ruhsatsız.. Pes yani. Neyse ki bu akılsızlığın son dakikada önüne geçildi, o güzel ve de ruhsatsız evler kurtuldu.

Nişanyan medyatik bir isim, yerinde güçlü bir duruşu var, kolay kolay yıkamazlar o evleri. Yalnız aynı kaderi paylaşmakta olan ve belki de sessiz sedasız yıkılacak olan bir başka tarihimiz var: İnci Pastanesi. Beyoğlu'nda, Tünele doğru inerken ufacık bir dükkan bu, sağda kalır. O dükkanda hayatınız boyunca yiyebileceğiniz en güzel profiterol tatlısı yapılır. Usta göz kararı bir kaşık çalar melamin tabağınıza, üzerine sıcak çikolata sosu, bol kepçe.. Dudaklarınızın çevresi kapkara olur sostan, bir mutlu ayrılırsınız ki o küçücük salaş dükkandan. Rum mutfağı, tabii..

Ustayla çok konuşmuşluğum vardır, bir keresinde bana "biz kazanacağımızı kazandık, artık parada yok güzümüz, bu bizim tarihimiz, ondan sürdürürüz" dedi. Ufacık bir haber çıktı da gördüm geçen hafta, Beyoğlu'nun "düzenlenmesi" projesine göre o apartman yıkılacak, yerine plaza yapılacakmış. Sinirlerim tepeme fırladı. Bir de ustadan 1 cümle: "kapatırsak başka yerde açmayız artık, bu bir tarihtir.."

Gidin bir profiterol yiyin, ustayla konuşun, neler yapılabilir öğrenin.. Ben daha ne diyeyim.. Sahip çıkalım hep beraber.

1 yorum:

  1. Geçen sene yayınladığım bu yazıma dün çok seviyesiz bir yorum geldi. Yayınlamıyorum tabii. Fakat bir konuda haklı; İnci Rum Pastanesiymiş, düzelterek tekrar yayınlıyorum.

    YanıtlaSil