23 Mayıs 2010 Pazar

Metronom Hızında Akan Metropoller ve Ruhsal Vertigo


Bazı yerlerin, zaman ve kişilerin ruhunu bulmak zor oluyor. Günümüz metropollerinde hayat; çözüm yerine devamlı sorun üreten, metronom hızında işleyen bir düzenden ibaret. Makinalaşmış bir sistemde ruh gittikçe unutuluyor, herşey ve herkes birbirini andırmaya başlıyor. Az sayıdaki "başka türlü birşey" kalabilmiş insana kenetleniyorsun.

Bana kalırsa, Herakleitos "herşey akar" dediği zaman da bunu kastediyordu: tüm zamanlarda, herşeyle birlikte herkes de akıyor. Tüm bu akım içinde ara sıra parmak uçlarıyla değebildiğimiz bazı yaşamlar oluyor, hani "içim ısındı" dediğimiz.. Kısa bir sohbet, paylaşılmış bir kahve molası. Kimseye anlatmam sandığımız kartları, bir bir açtığımız o anlar: Ruhsal Vertigo. Başım dönüyor bir çırpıda anlatırken; tüm o zamanları ve mekanlarıyla en içten ayrıntısına dek günlük yaşamı.

Bir merkeze yerleştirilmiş kameraları bilirsiniz; çekilen kareler hızla oynatıldığında karıncalar gibi amaçlı-amaçsız hareket eden insanların ortasında, uzun süre hareket etmeyen (belki birini bekleyen, belki sigara içen ve insanları izleyen) biri hep vardır. Ve göz ona takılır. Durmadan akan, değişen evrende göz sabit bir nokta arar.

Akan hayattaki sabit noktalar; ruhunu açan, dokunabildiğin o güzel insanlar, o güzel atlara binip gitmeden yakalamak lazım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder