21 Mart 2010 Pazar

Pavlov’un Köpekleri ya da Yalancının Kömür Olan Köyü


Son zamanda ikide bir yaşanan yangın tatbikatları ve sonunda gerçekten yanan bir mutfak hadisesinden sonra, 12 katı şaşkınlık ve kaybolmuşluk duyguları içinde koşa koşa inerken, her seferinde yanıma aldığım tek şeyin 27 senelik pelüş köpeğim oluşunu düşünüyorum. Bir de, kiminin elinde bir teneke kutu bira, kiminin elinde laptopu, kiminin elinde yarısı ısırılmış bir elma bulunan, yalınayak ve pijamalı, hiç de sakin görünmeyen apartman sakinleriyle gözgöze gelişimizi düşünüyorum. Şu sonuca varıyorum: panik anlarında elimize ne gelirse alıp çıktığımız teorisi yanlış!

Tamamen bilinçsiz bir şekilde, Pavlov’un köpekleri olarak zili duymamızla kapıya yönelme anımız arasında geçen ve son derece kritik olan dakikalarda, bizim için önemli olanların listesini saniyenin milyonda birinde hazırlıyoruz, maddeleri sıralıyoruz, en üstteki 1-5 maddenin yerini saptıyoruz, maddeleri arıyoruz, maddeleri buluyoruz, maddelerle çıkışa yöneliyoruz. Tüm bunlar olup biterken, organizasyon ve muhakeme yeteneğimiz ölçüsünde hızlı hareket edebiliyoruz. Sonuçta: hayatta kalıyoruz, ya da ölüyoruz.

Bu süreci hızlandırmak için, devamlı tatbikat halindeyiz. Sıkıldık. Fakat bu vesileyle evi topladık, önemli eşyaların yerlerini belirledik ve bir de bu güzel yaz gecesinde balkonda oturmuş hayatımdaki öncelikleri düşünüyorum.

Kısaca, apartman yönetimi ve yemek kursuna yollanması gereken bazı komşuların insiyatifleriyle, 5. yangın tatbikatımızı yaptık bu akşam. Tüm apartman bu konuda gittikçe profesyonelleşiyoruz. Ayrıca itfaiyecilerle sosyal ilişkiler de geliştirdik, 5 çayına hergün bir başka kata uğrama sözü de aldık. Bir çocukluk masalı vardır bilir misiniz? Yangın var diye bağıran bir yalancının başına gelenlerle ilgili, sonunda yangın çıkar ama kimse inanmadığı için köy yanıp kül olur. Umarım sonumuz buna dönmez. Tatbikatın da fazlası zarar.

Not. Bunu yazdığım şu saniyede yine alarmlar çalıyor! İnanılmaz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder